'Sen bizim için bir güneşşin'

"Sen bizim için bir güneşsin"

Mustafa Kemal,1924 yılının 1 Ocak tarihinde, Ankara’dan İzmir’e, 22 Şubat tarihinde de İzmir’den Ankara’ya dönüşü sırasında da  yanında bulunan eşiLatife Hanım’la birlikteTurgutlu’dan geçerken, istasyonda kendisini görmek üzere toplanan Turgutluluları vagonunun penceresinden selamlıyordu.

Yukarıdaki resimde Atatürk'ü karşılamak üzere istasyonda toplanan halk görülüyor.

Mustafa Kemal’in her yurt gezisine çıkısının tarihsel süreç içinde taşıdığı bir başka anlamı, değeri ve önemi var kuşkusuz. Bu gezilerde Turgutlu’ya uğrayışları da, doğal olarak bu anlamlara ve nedenlere dayanıyor.

Diyebiliriz ki; Mustafa Kemal’in Turgutlu’ya gelişleri Kurtuluş Savaşı’nın ve kurtuluştan sonraki süreçte yeni Türk Devleti’nin şekillenmesi sürecindeki en hayati dönemleri ve anları içeriyor. Örneğin; 7 Eylül 1922’deki gelişi, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın nihai zafere ulaşması aşamasındaki strateji ve taktiklerde son rötuşların yapıldığı,kurtuluştan sonra yaptığı 26 Ocak 1923’teki ilk ziyareti ise, “cumhuriyet” düşüncesinin halka ilan edilmesinin yaşandığı bir süreçtir. Daha sonraki gelişleri ise,“cumhuriyet” yolundaki adım adım ilerleyişleri anlatan niteliktedir. 

Cumhuriyet sonrası ikinci ziyaret: 16 Ekim 1925
 

Takvimler 1925 yılını gösteriyor bu kez. Aylardan Ekim. Ilık bir sonbahar günü, sabah saat 08.00’de Manisa’dan hareket eden özel tren, saat 10.00’da Turgutlu istasyonunda duruyor…

Mustafa Kemal, istasyonda Turgutlu halkıyla buluşurken, bu kez sırtında mareşal ve büyük zafer kazanmış bir başkomutan üniformasını değil, yeni Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş ilk başkanı, cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor… 7 Eylül 1922’deAnadolu İhtilali’nin lideri ve Ulusal Kurtuluş Ordusunun başkomutanı, 26 Ocak 1923’te de muzaffer bir Başkomutan ve TBMM Başkanı olarak gelen Mustafa Kemal, 1925 yılında ise bağımsızlığını kazanmış yeni Türk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak gelmiştir. Ama halkın gözünde ise hep “Gazi Paşa”ydı. 

Türk insanının Anadolu’ya kadar sürdürdüğü yurt ve uygarlık mücadelesinde, kanı ve canı pahasına elde ettiği bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesinden doğan yeni Türk Devleti’nin sembolü “cumhuriyet”, bir yıl önce coşkulu ve büyük görkemli törenlerle kutlanmıştı. İkinci kutlama törenlerinin, cumhuriyetin ve yeni Türk  Devleti’nin doğuşunun ikinci kez yapılacak kutlamasına ise 2 hafta vardır henüz.  

Cumhuriyetin ilanının üzerinden tam 2 yıl geçmiştir. Süreç ise, cumhuriyetin temellerinin yerli yerine oturmasını sağlayacak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının korunabilmesini sağlayacak yolda hem ekonomik bir kalkınma, hem de uygarlık yolunda bir kalkınmayı hızlandırma anlamında ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikte devrimlerin yaşanmaya başlandığı süreçtir. Cumhuriyet treni, bu kezki Anadolu turunda ise, adım adım devrimleri taşıyordu Anadolu’nun dört bir yanına… 1925 yılının Ekim ayında ise,Mustafa Kemal, şapka devrimini tanıtmak amacıyla yurt gezisine çıkmıştı… 

Ege’deki ilk durağı İzmir olmuştu “Cumhuriyet Treni”nin. Mustafa Kemal, İzmir’de çeşitli incelemeler ve denetlemelerde de bulunduktan sonra, Ankara’ya dönüş yolu üzerinde bulunanManisa, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir’de de duruyor “Cumhuriyet Treni”. 

Sabah saat 07.55’de Manisa’ya giren “Cumhuriyet Treni”, burada ilgililer ve halk tarafından karşılandığı halde, Mustafa Kemal uykuda olduğu için kendilerine görünmemişti. Manisa istasyonunda 5 dakika mola veren tren, daha sonra Turgutlu’ya doğru yoluna devam etti. 
Turgutlu’ya geldiğinde ise, saat tam 10.00’du. 
Günlerden 16 Ekim. Ilık bir sonbahar sabahıydı.  

Hakimiyeti Milliye Gazetesi’nde Mustafa Kemal’in bu gelişiyle ilgili şöyle bir bilgi yer almaktadır: “Saat 10.00’da Kasaba’ya vardılar. İstasyon, Kasabalılar, çevreden gelen binlerce halk ve öğrenciler ile doluydu. Gazi Paşa,  halkın “Yaşayın” sesleri arasında trenden inerek, kendisine hazırlanan yere geçti. Gazi gelecek diye, istasyonun önünde Kasaba gençleri tarafından çok güzel bir tak kurulmuştu. Bu takın karşısında da “Safa geldiniz, uğurlar getirdiniz Türk’ün gözbebeği” levhası yazılıydı.” 
 
Mustafa Kemal, Turgutlu İstasyonu’nda kendisi için hazırlanmış özel yerde bir süre dinlendi. Daha sonra, o dönemde Türk Ocağı başkanlığını yapan Dr. Seyfettin Bey, Mustafa Kemal’e hitaben Turgutlu halkı adına oldukça heyecanlı ve övücü bir konuşma yaparak, açtıkları yolda olduklarını, devrimlerinin yanında olduklarını bildirir:   

“Saygıdeğer Gazi, Büyük Kurtarıcı, Kahraman Önder! Uzun özlemler ve derin acılardan sonra, burnumuzda tütercesine beklediğimiz sevgili dahi, hoş geldiniz, kudümünüzle uğurlar getirdiniz. Sevimli hayalinizi gece rüyalarımızda, gündüz davamızda yaşattık. Ne zamanlardır senin özleminle, senin hicranınla bekliyorduk. Sen bizim için geniş efsaneli bir konu olmuştun. Ufak tefek bilgilerimizin yardımıyla gözlerimizde canlandırdığımız bu eşi benzeri bulunmaz varlığın olağanüstü görkemi, sizi görmeyenlerde ne derin emeller ve özlemler uyandırmıştı. Sonsuzluklar kadar bitimsiz engin gözlerinin en saf sevdalara esin veren alevi karşısında ruhlarımız en ilahi mutlulukları duydu. Sen, bu ülkenin bir cennetiydin. Ama biz bu cennetten uzaktık. Bunca acılar ve özlemlerden sonra kendimizi bu cennetin karşısında bulunca dünya mutluluklarının en yetişilmezlerine ulaşmış olduk. Bu an bizim için o kadar yüksek ve o kadar değerlidir. 

Büyük eğitmen! Asırların batıl hurafeleri içerisinde puyan olan asil ve soylu Türk ulusuna gerçeği sezdirdin. O benim yüksek ulusumun kirli ve sefil korkularla karıştırılan kimliğini sen ortaya çıkardın. Sen bizim için bir Güneşsin. Karanlıklar içinde çırpınan Türk’e ışıklı yollar gösterdin. Vatanın öz sahibi önceleri değersizdi, uşaktı. Ona efendiliği hazırlayan sensin. Şimdi Türk demek, uygarlıkla yaşamaya kararlı, dışarıdan her türlü müdahalelere karşın yaşama gücünü kendinde duyan bir ulus demek. Türklük demek kimseye boyun eğmemek, Türklük demek doğruluk ve iyilik saflarına katılmak ve tüm bir gurur ve iyilik demektir. Tarihin mutlu, acı ama her zaman gerçeği haykıran tarafsız sayfaları bize gösteriyor. Bütün felaketler uyarı  görevinde bulunarak ulusları daima kurtuluş ve kurtulmaya doğru yükseltmiştir. Bu değerli ülke tarihi bir felaketin acı, feci evrelerini gördü, ızdıraplar çekti. Vatanın dört bucağını saran fırtınalı bulutları doğuştan gelen dehanızla parçalayarak ulusu layık olduğu kutsal bağımsızlığa kavuşturdunuz. Değerli Gazi, ulus olarak size teşekkür davranışımızdan dolayı çok mutluyuz. Çünkü tarihin hiçbir devresinde gençlik bu derece açık ve net olarak çizilmiş, aydınlatılmış yollara, bu derece yüksek, dahi bir rehbere sahip olmamıştır. Türk gençleri büyük dahilerin ölümsüz eserlerine sahip çıkmaya ve açtıkları aydınlık yollarda kararlılık ve cesaretle, sürat ve hızla harekete karar vermiş ve bu kararını çoktan devrimlere desteğe dönüştürmüştür. Onu bu karar ve kararlılıktan hiçbir güç döndüremeyecektir.”

Dr. Seyfettin Bey, sözlerini şöyle sona erdirir: “Memleketimin, Büyük Kurtarıcısına karşı olan duyguları ifade etmekten acizim. Açıklamalarıma burada son verirken, sonsuzluğa yükselecek varlıklarının ulusun üzerinde sürekli ve kalıcı kılmasını Ulu Tanrı’dan diler ve yalvarırım. Yaşa, var ol Büyük Gazi!”

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, gördüğü ilgiden, yapılan konuşmalardan dolayı kasaba halkına teşekkür ederek, Salihli’ye gitmek üzere tekrara trene biner. Mustafa Kemal’in treni, “Cumhuriyet Treni” yine halkın coşkulu ve heyecan içindeki tezahüratları ve alkışları arasında Turgutlu’dan ayrılır… 

14 Ekim 1999

 Sonraki ziyaret: "Ben zaten onlardan biriyim!"


Yorumlar - Yorum Yaz