Yaşamın nağmeleri üzerine



Yaşamın nağmeleri üzerine

Metin Sert

Metin Sert

Yaşam, segahtan kürdili hicazkara uzanan bir makamda ince taksim. Yitirilmiş korkular, rüyalar üzerine kurulu. Umutlar, düşlere uzanan bir yolculukta... Bir kaçışın öyküsü, bir kaçınılmaz sevda, yeşil gözlere tutsaklık!

Görkemli kayalar gübü serttir yaşam kimileri için. Ya da zorunlu yaşanan tüm anların inadına seçilmiş bir an. Çok az sahip olduğumuz, dalgaların beyaz köpüklerinin kayalara vurup dağılması gibi. Ve kulağımızın dibinde patlayan sessizlik!

Bir üçlü saçayağı gibi durur karşımızda yaşam. Dürüstlük, sadakat ve inanç... Yavaş yavaş kararırken yaşamın ekranı, mutlulukla hiç tanışmamış yaşlı bir kişi, çifte vurulmuş toprakta yolculuğa hazırlanır. Bir şarap tadında belki, ya da kekremsi...

Kör bir kemancının çaldığı bir aşk ezgisi gibidir de yaşam kimileri için.
Seyredenler içinde, bilmeden ulaşılan on paralık bir gürültü.

Sesiz bir sinemanın tarihi yazılır gibidir de bazen.
Devrim liderlerinden, darbecilere, mafya liderlerine, sevgilerden sönmüş heyecanlara uzanan...

Kimileri için öylesine hırçındır ki yaşam, kaynakla pınar arasında gider gelir.
Kaynak; bir baskının emri vaki patlayışı, pınar derseniz akar kendi yolunca...
Lirik bir başıboşluktur bu akış, serserice ve umursamadan yaşamı.

Ve akıldan geçen sorunun tek yanıtı:
"Kaynak; yerinde köpüren bir pınardır, pınar ise geçmişten geleceğe uzanan bir köprü..."

Suskun nağmeler, bazen olumsuzluğun postacısı, bazen uzun vadeli senetler gibi habercisi olur hüsranın. Bazen de müjdecisi olur hep rötar yapan umudun...

Bilirim özlemin adıdır bu, yüzyıllardır beklenen.
Ama ne yapalım, "merhaba" bile diyemeden, "elveda" dedik bir kere!

Çizmek isterim resmini
Bir kör şarkıcıya
Fısıldamak isterim ismini
Kulağına
Bir dilsiz kemancının...

Öyle dayanılmaz bir tutku ki
Seni bağırabilmek
Zifiri karanlıkta
Uykularını kovdum peşinden
Yokluğu üşütüyor beni
Bıktım, usandım demirbaş sözcüklerden
Çaresiz, şiirlere sarıldım...

 

Yorumlar - Yorum Yaz