Güneşin çevresinde bir kez daha döndük. Böylece bitti, geride kaldı bir yıl daha. Aynı kısır döngünün bir kez daha yeniden başlamasını kutladık, en iyi dileklerle. Kentimiz ıslaktı o gün. ,yağmamıştı ama, yağmur bulut bulut olup birikmiş, sabretmişti belki daha ileriki günler için. Sonra da gördük ki; tıpkı geçen yıl olduğu gibi güneşli. güzel bir sabahla selamladı insanlarımızı yeni yıl! Oysa şehir ıslaktı!
Yeni yıl başlarken, ıslak bir sabaha karşı, bazen bizden uzak insanların da çekim gücünden asla çıkamadığımızı ve etkilendiğimizi düşünürüm. Öyle ya, yeni yıl herkes için binbir umutlara gebe bir yıl olarak gelir, en iyi dilekler tutularak karşılanır...
Siz yeni yılı nasıl karşıladınız bilemem. Ben, sabaha karşı, sokaklarda hala azalmayan arabaların ışıklarına bakarak pencerenin önüne oturmuş, zamanı keşfimizin tarihini okuyordum. Yüzyıllar öncesinden gelmiş bir müziğin eşliğinde. Etkileyici, büyülü bir ezgiyi seslendiren kadın, mistik bir dilde dünya müziğini seslendiriyordu. Sesin sahibi: Loreena Mc Kennit…
Kitaptaki vaiz ise "Ey genç adam, tazeliğinde sevinçli ol ve gençliğinin günlerinde çıkar ve seni sevindirsin, gönlünün yollarında ve gözlerinin gördüklerinde yürü, kederi yüreğinden çıkar ve kötülüğü bedeninden uzaklaştır" diyordu.
Çünkü o güneşin önünde yaptığımız herşeyin sonuçta boş olduğunu, nesillerin gelip geçeceğini, herkesin unutulacağını, ölümsüzlüğün olmadığını hatırlama amacındaydı sadece!
Bizse, herşeyin gizemini çözebileceğimize inanıyoruz sanki. Ama bir türlü şu yüreğimizdeki sıkışmayı, şu gizemli kalp ağrısını, günün birinde karşımıza çıkan (çıkabilecek) herhangi bir yüzün bunca kedere veya mutluluğa veya heyecana neden yok açtığını bulamıyoruz!
Onun için belki, tüm bunları anlattığımız şarkılar besteleyip söylüyoruz, yazılar yazıyoruz.
Sabaha karşı o şarkılardan birini dinliyorum. Yılbaşı sabahı, pencere önündeyim.
Elimde, gizemli olduğunu daha baştan söyleyen bir kitap...
Yeni yıl pencereme böyle kondu bu yıl da!
Hepimize mutlu yıllar!...