"Yaş otuzbeş... yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün / Delikanlı çağımızdaki cevher / Gözünün yaşına bakmadan gider..."
Dönüşsüz yolculuklara uzanan hayat köprüsünde ibre kimi zaman otuzbeşi gösterir şairin dediği gibi. Kimi için de ikinci yaşamın başlangıcıdır yaşlanma sürecine atılan ilk adım. Ve gönül de ikinci bir bahara doğru yolculuğa başlar.
Bilinmezliğe açılan o son pencerede sudaki hareler gibi kovalanan yüzdeki çizgilere takılıp giden günler izlenirken tüm unutuluş ve yitirmişliklerin acısını alacak sıcak bir dost eli beklenir hep.
Yılda bir kez hatırlanmanın buruk sevinciyle gözleri kapıda beklerler sevdiklerini, hasretten kurumuş titrek dudaklarında bir umut şarkısıyla. Onlar bir dokunuşa, bir sese hasret. Ve burası Huzur Evi'dir...
"Yaşlılar Haftası"nda büyüklerimiz yaşlılarımızı hatırlamış! Gazetelerde boy boy resimlerini, göstermelik sevgilerini sunuyorlar. Yaşlıları baştacı ettiğimizi söylüyorlar.
Ben mi yanlış duyuyorum, birileri mi yalan söylüyor? Oysa sefaleti ve acıyı en çok hisseden yaşlılarımız. Saygıda kusur edilen, sevgiden yoksun bırakılan, devletçe sadaka verircesine emekli maaşına layık görülüp, açlık sınırında yaşamaya, sefalete mahkum bırakılan onlar. Kimi evinin köşesinde yalnızlığa terk edilmiş, kimi Huzurevleri'nde başlardan savılmış!
O yaşlılarımız ki, herbiri onurlu yaşam mücadelesinin yorgun neferleri. Çoğu kez yenildikleri bu savaşta ayakta kalabilmenin gizemi okunur onların yorgun bakışlarının yer aldığı gözlerinde. Suskun bakışların altında yatan ve kockoca bir çağa tanıklık eden o yorgun gözler.
Onlar ki, göçebe kuşlar gibi mevsimlere emanet edilen gençliği bir siluet halinde yükleyip kanatlarına, yorgun düşler gibi kendi rüzgarında yolculuk ederler. Ve zamanın kadranındaki kovalamaca bir gün gelir kaçınılmaz sonla tanışır. Usulca kapanan kapıların ardından hazin bir uykuya dalarcasına yorgun bir tenhalığa uzanırlar.
Artık ne imrenilecek bir geçmiş, ne umuda uzanan bekleyiş vardır. Oysa, çok değil sıcak bir dokunuş onlar için. Onları mutlu edecek bir kelimeyi söylemek için de çok geç değil. O yaşlı insanlar da sevmişlerdi bir zamanlar. Dünyalara sığmayan bir yürekle hem de. Ve biz, sevigiyi de onlardan öğrendik!
Yaşlılar Haftası'nda onları unutmayalım. Bütün insanlar eşittir! Önce ya da sonra doğmanın bazı avantajları olsa da, son durakta herkesin yeri hazır. Ve görkemli mezar taşları sizleri yanıltmasın, ölüler hep aynı yaştadır!