Marazi kentlerinde tıkanmış damarlarına dönen caddelere inat, hüzün yükü anılar döşeli kaldırımların kucakladığı ara sokaklardan gizemli bir yolculuğa çıkar gibisinizdir.
O sokaklar ki, karanlığı paylaşır.
Bir lamba ışığına hasret...
O sokaklar ki, başıboş serçeler gibi Kervan Yolu'na uzanır, hep aydınlığa olan hasretiyle.
Oysa buluştuğu yine karanlıktır, yanmayan sokak lambalarının tanıklığında.
Ağdalı bir ağırlıkla bezenmiş gibi yapayalnız görünür o karanlık sokaklar.
Burası Yıldırım Mahallesi. Karanlığa teslim olmuş sokaklar.
Gecenin, günün üstüne örttüğü o kara perde, sahipsiz kalınmışlığı da anlatır gibidir.
Ve ışığın soluğu ise karanlık sokakların sağırlığına aydınlık şiirleriyle seslenir.
"Yarı aydınlıklar ki, sahipsiz
Ve mavi serçeler sabahtan erken
Çocuğum şarkı söyle sokaklarda
Sesin güzelliğini kaybetmeden..."
Karanlığı paylaşan sokaklar, firari gezintilerin tutuksuz sanıklarıdır sanki. Yüreğine bastırıp mahkum bir acıyı, ağıt yakar gibidir ışık, seslenip de kendi dilinden Turgut Tanyol'un şiirini:
"Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte
Boş meydanları, kirli sokakları
Herkes kendi yankısının peşinde
Karanlık avlularda oturdum
İçimde vahşi tamtamları inlerken ölümün
Tüm putların yeniden dirildiğini gördüm
Beyaz bir at gibi uzaklaşıp yiterken ömrüm
Sen uyuyordun
Kirli sokaklarına güneş vurmayan odanda...