"O, dünyanın ilk çevrecisidir." Türkiye'nin en büyük çevre ve doğa dostunu Manisalı araştırmacı yazar Bedriye Aksakal böyle tanımlıyor.
Adı Ahmet Bedevi. Esas adı ise Ahmettin Çarlak. Ama biz onu hep Manisa Tarzanı olarak bildik, öyle tanıdık ve öyle sevdik.
Kurtuluş Savaşı sonrasında işgalci kuvvetlerin yakıp kül ormanına çevirdiği Manisa'yı yemyeşil bir kent yapıp bir yeşillik ormanına çeviren O'dur. Ülkemizdeki pek çok çevrecinin yolunu O'nun ağaç ve doğa sevgisi aydınlatmış, ilham vermiştir.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katılarak gösterdiği yararlılıklar nedeniyle madalya ile de ödüllendirilen Tarzan'ın bize verdiği en büyük ödülse arkasında bıraktığı en büyük eseri ise işte bu "doğa sevgisi"ydi.
Ama hal böyleyken biz ise bugün O'na özür borçluyuz. Hem de kaç kere! O'nun bize armağan diye sunduğu doğa, yeşil ve insan sevgisine ihanet ettiğimiz için. 31 Mayıs'ta Spil Dağı'ndaki mezarı başında anılırken, O'na karşı mahcubiyetin izleri de okunuyordu törendekilerin yüzlerinde. Başlıcası da Tarzan'ın ölüm nedeninde saklıydı zaten. O'nun bir baba şefkatiyle okşayarak, severek, kendi elleriyle yetiştirdiği ağaçlar cahil yöneticiler tarafından bir beton ormanı yaratmak amacıyla kesilince, bu katliama yüreği dayanamamıştı. Bir daha geri dönmemek üzere çekip gitmişti aramızdan...
Sonra 1999 yılındaki anma törenindeki mahcubiyette ise bu kez bir başka daha büyük özür borcu daha hissettiriyordu kendini. Tarzan'ın anısı ve bir sevgi bu tür törenlerle bir şekilde yaşattırılmaya çalışılırken, bölgemizi Türkiye'nin, hatta dünyanın en verimli topraklarına sahip bir yer yapan Gediz Nehri ise can çekişiyordu. Bizim yüzümüzden, bir türlü çevreye duyarlı ve saygılı olamayışımız yüzünden. Bu ne yaman çelişki ama?
Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi de tanıktır ya, Gediz sadece ölmüyor, öldürüyor da. İnsanın doğaya zulmedişi ve katledişine karşı doğa da hiç sessiz kalmıyor. Kendi tavrınca intikam alıyor sanki, cezalandırmak istercesine.
"Gediz ölmesin, öldürmesin!" Tarzan'ı mezarı başında ananlar, farkında mıydılar acaba Gediz'in can çekişmekte olduğunun.
Ama Gediz'in dili yok, bunu biliyoruz. Ancak doğa bize bunu kendi dilinden anlatıyor bazen. Doğanın dilinden anlıyorsak eğer, Tarzan'dan özür dilememizin vaktidir. Gediz ölürse, Tarzan'ı da bir kez daha öldürmüş sayılacağız.