Cemile Hanım


Cemile Hanım



Gözle görülmez, ancak duygularla hissedilip algılanır onun varlığı.
Bugüne dek onu gören hiç olmamış.
Ama varolduğuna hep inanılmış, hep var sayılmış.
Ona "akkor" derdi eskiler. Bazılarına göre, "kor halinde alev".
Kimbilir, belki de bir ışık, bir kıvılcım...

Ve gizemli bir yolculuktur onun tüm serüveni.
Tam 21 gün süren bir yolculuk.
Bilinmeyen bir yerlerden başlayan bir yolculuk.

İlkin havadayken verir ilk molasını. Ve hava ısınır.
Sonra yeniden başlar yolculuğu, yola koyulur.
Suya varır, yıkanır. Onun bu ziyaretiyle gururlanan su da ısınır.
En son toprakta sona erer yolculuğu.
Toprak bu gizemle yolcunun son durağı.
Hepimizin de olduğu gibi.

Gelir son durağına, toprağa yaslanır, konaklar.
Toprak da ısınır.
Sonra toprakta bir kıpırtı. Bir sevinç. Bir gurur...
Buram buram terler toprak. Toprağın tavıdır bu!
Sonra, doğa serer tüm yeşilini toprağa, her tonuyla.
Toprağın sevinci, mutluluğudur bu.

Ve toprağın altında, mevsimlerdir belki de sabırsızlıkla bekleyen minik tohum, yemyeşil bir sevinç çığlığı gibi fışkırır yeryüzüne. Rengarenk bir mutluluk olup, her renkten çiçeklerle şölene hazırlanır baharla birlikte. Tüm doğa en güzel kıyafetlerini bezenmiş bir şekilde süslenerek, cıvıl cıvıl kuşlarla birlikte karşılamaya hazırlanır yeni mevsimi ve gizemli misafiri.

21 günlük bir gizemli yolculukla gelen misafirin adı ise: CEMRE!
Baharın müjdecisi, nedeni sayılan cemre! 
Ya da eskilerin deyişiyle: Cemile Hanım

Bilimin günümüzdeki gibi olmadığı, gelişmediği ortaçağdaki dönemlerde baharın gelişi masalsı bir şekilde böyle anlatılır, böyle inanılırdı. Eskilerin inanışıyla cemre toprağa düştüğü zaman, "Cemile Hanım geldi!" denirdi. Onların inanışıyla cemre toprağa düştüğü zaman bahara dönüşmeye başlardı doğadaki mevsim...

Evet, cemre düştü toprağa! Yani Cemile Hanım geldi yine...
Şimdi toprakta birşeyler kıpır kıpırdır. Toprağın altında gizlenmiş tohum ve üstlerinde yemyeşil çimen ve de göçmen kuşlarla gökyüzündeki masmavi atlastan yatağında ışıl ışıl parıltısıyla gülümseyen güneş, hepsi de karşılamaya hazırdır Cemile Hanım'ı!
Peki yaz biz? Hazır mıyız bahara, baharı karşılamaya?

Eskiler der ki, önce havaya, sonra suya, sonra da toprağa düşermiş cemre.
Çağları doyuran, verimi, bereketi bol olan cömert toprağa.
Böyle başlarmış yavaş yavaş bahara dönüşümü doğamızdaki mevsimin.

Şarkılara göre ise, yüreklere de düşer cemre!
Evet cemre düştü toprağa.
Cemile Hanım geldi. Bahar geldi.
Ya yüreklerimiz? Yüreklerden na haber?


Yorumlar - Yorum Yaz