Frigya Kralı Midas Efsanesi

Frigya Kralı Midas Efsanesi: 

'Midas'ın kulakları eşek kulakları'

 Mitoloji bir din veya bir halkın kültüründe tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikiminin ve bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp, inceleyen ve sınıflandıran çalışmalar bütünüdür.

Kral Midas’ı mitoloji nasıl anlatıyor?

Adı efsanelere konu olmuş kral Midas, babası Gordias'la birlikte Friglerin bilinen iki kralından biridir. Frigya kralı Midas, dünya tarihinin en popüler figürleri arasında yer alır. Güçlü bir kral olduğu kadar, gülünç bir figür olarak da mitoloji dünyasında yer etmiş biridir. Midas'ın öyküleri kuşaktan kuşağa aktarılıp dolaşıp günümüze kadar gelmiştir. Bu tarihte örneği pek görülmeyen bir durumdur. Genellikle güçlü ve acımasız kralları konu eden tarih anlatıları yanında Midas'ın yer yer "gülünç ve zavallı" durumlarda betimlenmesi onu "gerçek bir insan" olarak düşünmemize olanak sağlar. Hakkında söylenenlere bakarak kralın açgözlülük ve kurnazlık bakımından da şöhretli biri olduğu söylenebilir.

Romalı Ozan Ovidius,
Midas'la ilgili iki öykü anlatır: Frig Kralı Gordios ölmüştür. Halk çok üzgündür. Kral Gordios, yerine geçecek kimse bırakmamıştır. Ülkenin ileri gelenleri toplanır ve kâhinlerden yardım ister. Kâhinler kehanette bulunurlar ve şu andan itibaren Gordion’a arabasıyla ilk giren kral olacaktır derler. Kehanete uygun olan ise Kral Midas’tır.

Krallığı gibi yaşamı ve ölümü üzerine de mitolojiler yazılmıştır. Yaşamı boyunca acılar çekmiş olan Midas, “eşek kulak”larıyla” ve dokunduğu her şeyi altına çevirmesiyle” ünlenmiştir.

Mitolojiye göre Kral Midas’ın acı dolu hayat öyküsü şöyle başlar. Bugünkü Fethiye olan antik kent Telmessos’tan demir çemberli tekerlekleri olan bir araba ile ayrılan Midas, Kral Yolu'nda haftalarca zorlu bir yolculuk yaparak, Bey dağlarıyla Toros dağlarını aşar. Yanında yaşlı annesi ve babası ile Kuzey Frig ülkesine ulaşmaya çalışır. Kehanetin gerçekleşmesi için zamanda geri sayım başlamıştır. Zorlu bir yolculuktan sonra arabasıyla Gordiona girerler. Gordion’lu kâhinlerin kehaneti uyarınca Frig Kralı seçilir.



Kral Midas’ın hayatı incelendiğinde kendisi ile ilgili olan efsanelerden iki tanesi öne çıkıyor. Birincisi “eşekkulakları” ile ilgili efsane, ikincisi de “dokunduğu her şey altına çevirmesi” ile ilgili olan efsane.

Midas, Frig ülkesinin Gordios ile birlikte bilinen iki kralından bir tanesidir. Frigya en parlak dönemini Kral Midas’la yaşamıştır. Midas, şüphesiz çağının en ünlü krallarından biridir. Döneminde Frigya güçlenmiş, zenginleşmiş, bolluk ve refaha ermiştir. Öyle ki, Kral Midas’ın dokunduğu her şey altına dönüşmektedir.

DOKUNDUĞU HERŞEYİ ALTINA ÇEVİREN MİDAS

Şarap tanrısı Dionisos’un yoldaşı Satiros, birgün Frigya'yı gezerken, Midas’ın sarayının gül bahçesinde uyuyakalır. Kral Midas’ın adamları, Satıios’u bulurlar ve Midas’ın yanına getirirler. Midas, Satiros’u uzunca bir süre sarayında ağırlar, izzet ikramda bulunur. Midas’ın konukseverliğinden çok etkilenen Şarap Tanrısı Dionisos, kralın kendisinden bir dilekte bulunmasını ister. Kral Midas ”dokunduğum her şey altına dönüşsün, böylece daha zengin olayım” der.

Midas’ın dileği, Şarap Tanrısı tarafından kabul edilir. Ancak aynı gün akşam yemeğinde, dokunduğu yiyecek ve içeceklerin altına dönüştüğünü görünce, tanrı Dionisos’tan, bu uğursuz gücü geri almasını ister. Midas’ın durumuna acıyan tanrı, krala Paktalos ırmağında yıkanmasını söyler. Bu ırmakta yıkanan Midas, tuttuğu her şeyin altına dönüşmesinden kurtulur. O günden beri de, bu ırmakta bulunan altın parçacıkları, bu efsaneye bağlanır.  gün bugündür bu nehrin parıldayan kumları arasında altın kırıntılarına rastlanır. Irmağın kıyısında yer alan, Lidya uygarlığının da başkenti olan Sardes kenti (Salihli’ye bağlı Sart köyü), halkı ırmaktan topladığı altınla zengin olur. İlk parayı basarlar. Hatta hepimizin bildiği “Karun gibi zengin” sözü de Sardes Kralı Kraisos için söylenmiştir.


KRAL MİDAS VE EŞEK KULAKLARI

Mitolojide; müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı Apollon ile kır tanrısı Pan arasında, bir çalgı yarışması düzenlenir. Midas, yarışma jürisini oluşturan yargıçlardan biri olarak seçilir. Kır tanrısı, çaldığı kaval ile hoş sesler çıkarır. Tanrı Apollon ise, her çalgıdan üstün olduğunu düşündüğü lirini çalar ve herkes onu dinler. Yargıçlardan dağ tanrısı Tmolos, birincilik çelengini Apollon’a verir. Midas ise çelengini, kır tanrısı Pan’a verir.

Tanrı Apollon, Midas’ın bu yorumuna çok kızar ve ”güzel müziği ayırt edemeyen kulak, insan kulağı olamaz, sana eşekkulağı yakışır” diyerek, Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürür. Kral Midas kulaklarını halkın görmemesi için çaresiz kocaman bir külah giyer. Midas’ı sürekli külahla gören halk büyük bir merakla, ‘’Midas neden külah takıyor?’’ diye düşünür, birbirlerine merakla sorarlar. Midas’ın berberi kralın külah takmasının sırrını bilmektedir, ancak bu sırrı kimselere söyleyemez. Söylediği zaman kralın kendisini öldürteceğini bildiği için susmak zorunda kalır. Günler ilerledikçe bu sırrı saklamakta zorlanmaya başlar. Bir süre daha dayanır ama sonunda bu sırrı daha fazla tutamayacağını anlar, tenha bir yerdeki kurumuş bir kuyuya bağırarak sırrı söyler, “Midas’ın kulakları eşek kulakları” diye bağırır ve rahatlar. Ancak sesi kör kuyudan tarlalardaki sazlara, sazlıklara yayılır.

Rüzgâr esince sazlıklardan yankılanan sesi bütün insanlar duyar. Zor durumda kalan Kral Midas kulaklarını kestirir. Ama kulaklar kısa zamanda yeniden büyüyerek eski haline döner. Bunun üzerine Midas, Apollon’a yalvarır: ‘’Bütün servetimi al ama benim kulaklarımı düzelt’’ Apollon onu bağışlar ve eski kulaklarını geri verir, ama onun canını alır. Kral Midas adil olmamanın, kurallara bağlı olmamanın cezasını böyle çeker.

M. Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısında Kral Midas ile Frig Devleti büyük güç kazanmıştır. Ancak M. Ö. 7. yüzyılın başlarında Kimmer akınları ile zayıflamış; daha sonra Lidya egemenliğine girmiştir. 550 yıllarında da Pers istilası ile bağımsızlığını tamamen yitirmiştir.

EFSANEDEN DEYİME: "MİDAS DOKUNUŞU"


“Midas Dokunuşu” genelde başarılı iş adamlarına iltifat etmek için kullanılan bir deyimdir. Bu deyim, kısa vadede edinilen iyi kazanca işaret etmek için kullanılmaya başlanmış ve Midas’ın neredeyse açlıktan öldüğü, kızını geçici olarak yitirdiği ve bu gücü dilediğine pişman olduğu unutulup gitmiştir.

Bazı tarihçiler, "dokunduğunu altına çevirme" metaforunu başkentin konumuyla ilişkilendirir. Ticaret yolları üzerinde önemli bir nokta olan Gordion, kervanlardan vergi olarak altın almaktadır. Midas'ın ve ülkesinin dillere destan zenginliğinin kaynağı budur. "Eşek kulaklı Midas" masalı ise ilk akla gelen yorumların aksine başka bir gerçeğe işaret ediyor olabilir. 



EFSANEDEKİ EŞEK KULAKLARI GERÇEK OLABİLİR Mİ?

Eşek kulak efsanesine farklı bir yaklaşım ise; Midas’ın genetik bir hastalık nedeniyle "asimetrik kulaklar"a sahip olduğudur. Bu hastalık yüzünden Midas’ın kulaklarından biri aşağıda, biri yukarıdaymış. Kafatasının da şekilsiz olduğu düşünülen Midas, bu durumdan utandığı için hep şapka ile dolaşırmış. Midas’ın eşek kulaklarının olduğuna duyulan inanış da açgözlülüğü ve kurnazlığı ile de ünlenen Midas'a halkın tepkisi olarak bu nedenle ortaya böyle bir dedikodu çıkarılmış olabileceğidir. Bunun da efsaneye göre daha mantıklı bir yaklaşım olduğunu söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan bulgular da bu savı kanıtlar niteliktedir.

Yapılan bilimsel çalışmalarda Midas'ın anne karnında bir hastalığa yakalandığı ve kulak kanalları asimetrik olarak doğduğu anlaşılmıştır. Asimetrik kulak yapısı nadir görülen bir hastalık şeklidir. Önden veya arkadan bakıldığı zaman bir kulağın diğerinden çok daha yukarıda veya aşağıda olduğu görülür. Çirkin bir görünüm oluşturan bu hastalık Midas'ın kafatasında belirgin izler de bırakmıştır. Halkından utanan Midas'ın sürekli olarak başına geçirdiği bir "serpuş"la gezdiği, kulaklarını hiçbir zaman göremeyen halkının ise, krallarının kulakları hakkında yorum yaparak, göremedikleri kulakları eşek kulağına benzeterek kralları hakkında dedikodu yaptıkları düşüncesi giderek öne çıkmıştır.

MİDAS'IN ÖLÜMÜ



Midas'ın kral seçilişi ve yaşamına hüzün veren eşek kulakları ne kadar efsanevi ise ölümü de o denli efsanelere konu olmuştur. Midas, kendini görkemli ve zapdedilmesi imkânsız bir başkente sahip sanır. Ancak bugün daha surları ve kale kapısı ile görenleri şaşırtan Midas'ın Gordion'u M.Ö 695 yılında Kafkaslar'dan gelen ve Anadolu'yu yiyip bitiren Kimmer baskınına dayanamayarak yerle bir olmuştur. Midas bu baskından sağ kurtulur, ama o günden sonra sıkıntılı bir hayat sürmüştür. Gordion'lu Midas artık kendi kaderini kendi tayin etmiş ve mitolojik bazı kaynakların ileri sürdüğüne göre boğa kanı içip kendisini zehirleyerek intihar etmiştir..

Öte yandan uzmanlar tarafından Kral Midas'ın kafatası 3 boyutlu tomogrofisi çekilerek incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda kafatasının iç yapılarında büyük ölçüde değişiklikler tespit edilmiştir. Kafatasının göz çukurunun sağ köşesinden yukarı doğru giden bir kırık hattı görülmüştür. Alınan küçük bir parça patoloji uzmanları tarafından dikkatle incelenerek kemik dokusunda büyük bir değişiklik olmamakla beraber mikroskobik seviyede yer yer kahverengi lekeler olduğu saptandı. Kullanılan özel boya ile bu yer yer görülen kahverengi lekelerin demir içeren ve kan elemanlarının kalıntısından ortaya çıkan pigment olduğu patologlar tarafından ortaya çıkarılmıştır. Midas'ın ölüm sebebinin mitolojide söylendiği gibi boğa kanı içerek intihar etmesinden değil, başının sağ tarafına aldığı ağır bir darbe ile öldürüldüğü ispatlanmıştır. (Wikiwand)

Yapılan çalışmalar sırasında ilgililerce var olduğu söylenen Midas'a ait vücut iskeletinin kaybolduğu iddia edilir. 1992 yılından başlayarak üzerinde çeşitli araştırmalar yapılan kafatası ise bugün Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.

Frigya ve Gordion'a şehri ile ilgili efsane: Gordion düğümü efsanesi


Yorumlar - Yorum Yaz