Manisa'nın en önmli yeri olan, Manisa Tarzanı'nın kendisine mekan yaptığı, mitolojide "Tanrıların Dağı" olarak bilinen Spil Dağı’nın en ünlü yerlerinin başında gelenlerden biri de Ağlayan Kaya’dır. Diğer ismiyle Niobe Kayası olarak da bilinen Ağlayan Kaya, görenleri şaşırtır. Çünkü kayanın şekli, başını öne eğmiş ağlayan bir kadını andırmaktadır. Bu doğal oluşum kaya, mitolojiye göre 14 çocuğunu kaybetmiş olan Anadolulu Niobe ile özdeşleşmiştir. Her yıl bu efsaneyi duyan yüzlerce kişi tarafından ziyaret edilen Niobe Kayası, Manisa’nın turizm potansiyelinde önemli bir yere sahiptir.
Tarihte paranın ilk icat edildiği uygarlok olan Lidya uygarlığı döneminde Manisa ili, Lidya Uygarlığı’nda da önemli bir yerleşim yeri olarak bilinmektedir. Lidya Karalı Tantalos Manisa'nın kurucusu olarak belirtilir. Lidya uygarlığının başkenti olan Sardes gibi zengin bir kentin bulunduğu bu topraklar hem bereketi hem de efsaneleri ile nam salmıştır.
Mitolojiye göre; Niobe, Spil Dağı civarında hüküm süren Lidya Kralı Tantalos ve Dione’nin kızıdır. Daha geniş bir tanımlama ile Niobe, "Frigyalı", hatta "Frigya Kralı" olarak anılan, ancak Frigya ülkesinin en batı ucunda, günümüzde İzmir-Manisa arasındaki Spil Dağı ve Yamanlar Dağı çevresinde, dağ ile aynı adı taşıyan, ancak günümüze çok az izi erişmiş Sipylus kenti merkezli olarak hüküm sürmüş Tantalos'un ve eşi Dione'nin kızıdır.
Ağlayan Kaya ve Niobe Efsanesi
Anadolulu Niobe, Thebes kralı Amphion ile evlendi ve trajik yazgısı hakkında günümüze ulaşan bilgiler eski Yunan mitolojisi yolu ile oldu. Niobe aynı zamanda, hakkındaki bilgiler yine efsanelerle karışık olan Pelops'un kız kardeşidir.
Venedik, Cà Foscari'nin iç avlusunda "Niobe" heykeli
Yurdu Lidya uygarlığının doğduğu bölge olduğundan, bazı kaynaklar Tantalus, Pelops ve Niobe'yi Lidyalı kabul etmek için sağlam bir zemin bulunduğu sonucuna varmışlardır.
Çocukluğu bu bölgede geçen Niobe, en büyük tanrı Zeus'un kızı olan Leto ile arkadaşlık kurar, oyunlar oynar, büyüdükçe de genç ve güzel bir kız olur. Evlilik yaşı gelince de Thebai Kralı Amphion ile evlenir. Yunan mitolojisine göre; zamanla bu evlilikten tam 14 çocuğu olur. 7’si kız, 7’si erkek olan çocuklarıyla mutlu bir hayat sürmektedir.
Çocuklarının sayısından dolayı sadece iki çocuk doğurmuş olan Leto'ya karşı böbürlendiği ve aşağıladığı için onun öfkesini çeker. Niobe ve Amphion sarayın dışındayken, Niobe'nin çocukları Leto'nun oğlu Apollo ve kızı Artemis tarafından okla vurularak ormanda öldürüldü.
Niobe daima tam 14 çocuğu olmakla böbürlenir, kendisi kadar bereketli bir anne olmadığını anlatır etrafına. Hatta çocukluk arkadaşı tanrıça Leto’ya bile kafa tutar. Leto’nun Apollon ve Artemis adında sadece 2 çocuğu vardır. Niobe kendini Leto’dan daha üstün görmeye başlar.
“Ben talihliyim, mutluyum. Ne olursa olsun daima mutlu olarak yaşayacağım. Benim bir sürü çocuğum var. Ecel onların hepsini elimden alarak beni çocuksuz bırakamaz. Kimse benim neslimi kurutamaz. Halbuki Leto sadece 2 çocuk annesi, kendini bir şey sanıyor. İki çocuk da neymiş ki!...”
Bu kibir dolu sözleri duyan diğer kadınlar Niobe’yi uyarır: “Aman sus, Leto duymasın... Leto bu dediklerini bir duyarsa....”
Leto güçlü bir tanrıçadır ve herkes ona saydı duyar. Fakat Niobe bir türlü akıllanmaz. Gururlanmaya devam eder ve...
“Leto annelik konusunda benimle aşık atamaz. Duyarsa duysun, bilirse bilsin...” diye bağırmaya devam eder.
Niobe kendisinin tam 14 çocuğu olmakla böbürlemeyi sürdürür, kendisi kadar bereketli bir anne olmadığını anlatır etrafına. Hatta çocukluk arkadaşı tanrıça Leto’ya bile kafa tutar. Leto’nun Apollon ve Artemis adında sadece 2 çocuğu vardır. Niobe kendini bir tanrıça olan Leto’dan daha üstün görmeye başlar.
“Ben talihliyim, mutluyum. Ne olursa olsun daima mutlu olarak yaşayacağım. Benim bir sürü çocuğum var. Ecel onların hepsini elimden alarak beni çocuksuz bırakamaz. Kimse benim neslimi kurutamaz. Halbuki Leto sadece 2 çocuk annesi, kendini bir şey sanıyor. İki çocuk da neymiş ki!...”
Tanrıça Leto o esnada bir çay kenarında dinlenmektedir. Ve rüzgar usulca Leto’nun kulağına bu sözleri fısıldar, Niobe’nin konuştuğu her şeyi Leto’ya yetiştirir. Tanrıça Leto tüm bu meydan okuyan sözleri duyunca çılgına döner. Çok sinirlenen Leto, çocukları Apollon ve Artemis’i yanına çağırarak Niobe’den öç almalarını ister.
Bunun üzerine, annelerinin sözünü dinleyen Apollon ve Artemis, yay ve oklarını kuşanarak Niobe’nin çocuklarını öldürmeye giderler. Öğle üzeri Niobe’nin 7 oğlu kayalık ve sarp yamaçlarda avlanırken Apollon oklarını atarak oğulları yere serer. Bu kötü haber duyulunca da 7 erkek kardeşin 7 güzel kız kardeşi, abilerinin öldürüldüğü dağa doğru koşar. Ama tam oraya ulaşacakları zaman güneş batmıştır ve gece olmuştur. Ay ve av tanrıçası Artemis gece karanlığında parlar ve görünmez okları ile 7 kız kardeşi oracıkta öldürür. Böylece Niobe’nin 14 çocuğunun hepsi hayatını kaybeder.
Niobe, evlatlarının cesetlerinin başında günlerce ağlar. Gözyaşı döker, çırpınır ve gereksiz yere böbürlenmesinin bedelini çok ağır şekilde öder. Tam 9 gün boyunca kimse çocukların cesetlerine dokunmaz. Çocukların cesetleri 10. gün tanrılar tarafından gömülür.
"Niobe çocukları için yas tutarken" (Abraham Bloemaert - 1591)
Niobe evlatlarını kaybedince durmadan ağlar, üstünü başını parçalar. Evlat acısı ile yurduna dönen Niobe tüm giysileri parçalanana ve tüm saçlarını yolana dek ağlamaya devam etti. Hıçkıra hıçkıra feryat eder, gözyaşı tükenir. Büyük ızdırap yaşayan Niobe’nin sonunda sesi kesilir, dilsiz bir canlıya dönüşür adeta.
Tanrılar onun bu yaşadığı derin acıyı görürler. Tanrı Zeus, Niobe’nin daha fazla ızdırap çekmesine izin vermez ve onu bir kayaya dönüştürür. Taş kesen Niobe’nin sonu bu şekilde olur. Tanrı'ların ona acımasıyla, Spil Dağı'nda taş kesildiği ve günümüzde "Ağlayan Kaya" olarak bilinen taş oluşumuna dönüştüğü rivayet edilir.
İşte bugün günümüzde Spil Dağı’nda bulunan ve "Ağlayan Kaya" olarak bilinen Niobe Kayası, bu anlatılan efsanenin bir özetidir. Buradaki kaya parçası, başı öne eğik durumda ağlayan bir kadın silüetine benzer.
Ağlayan Kaya, uluslararası kaynaklar da dahil olmak üzere literatürde bazen "Taş Suret" olarak da anılır. Bazı kaynaklarda ise, aynı dağdaki Hitit Kybele heykeli ile karıştırılmıştır. Niobe'nin kayası Manisa'nın önemli ziyaret yerlerinden biridir. Bu kadın başı şeklindeki kaya günümüzde Spil Dağı yamacında yer alıyor.
Yakın zamana kadar bu kayanın üzerinde yer alan göz çukuruna benzeyen girintilerden gelen su sızıntıları ise "Niobe’nin Gözyaşları" olarak yorumlanmıştır. Manisa’nın sarı üzümlerinin ilk olarak Niobe’nin gözyaşları ile sulanan bağlarında yetiştiği de söylenir. Ancak bu su yakın zaman önce kuruduğu için bugün Ağlayan Kaya’ya gidenler "Niobe’nin gözyaşları"nı göremiyor...
Tıklayınız: Tantalos efsanesi