Truva (Troy, Troya)
Troya veya Truva (Hititçe: Vilusa ya da Truvisa, Yunanca: Troia İlion, Latince: Troia veya Ilium) Kaz Dağı (Antik İda Dağı) eteklerinde, Çanakkale ili sınırları içinde yer alan tarihî kent. Homeros tarafından yazıldığı sanılan iki manzum destandan biri olan İlyada'da bahsi geçen Truva Savaşı'nın gerçekleştiği antik kenttir. 1870'lerde Alman amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından Tevfikiye köyü civarında keşfedilen antik kentte çıkan eserlerin çoğu günümüzde Türkiye, Almanya ve Rusya'dadır. Antik kent, 1998 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde, 1996 yılından beri de Milli Park statüsündedir.
İlk olarak Efes ve Milet antik kentleri gibi denize yakın olan kent, Çanakkale Boğazı'nın güneyinde bir liman kenti olarak kurulmuştur. Zamanla Karamenderes nehrinin kent kıyılarına taşıdığı alüvyonlar nedeniyle denizden uzaklaşmış ve önemini yitirmişitir. Bu yüzden yaşanan doğal felaketler ve saldırılar sonrasında yeniden iskan edilmeyip, terk edilmiştir
Troyalılar
Troyalılar, Sardis kökenli Herakleid hanedanının yerine geçmiş ve Anadolu'yu 505 yıl boyunca Lidya krallığı Candaules (MÖ 735-718) dönemine dek yönetmişlerdir. İyonlar, Kimmerler, Frigyalılar, Miletliler onlardan sonra Anadolu’da yayılmış, ardından MÖ 546 yılında Pers istilası gelmiştir.
Truvalılar kimdir sorusuna kimsenin tam anlamıyla doğru bir cevabı olamaz ama eldeki kaynak ve araştırlar ile bunu sorunun cevabına en çok yaklaşan elbetteki bazı arkeolojik araştırmalar ve çalışmalar oldu. 1930 yılları civarında bu bölgede çalışan, Amerikalı arkeolog Carl Blengen de dahil olmak üzere birçok bilim adamı, Truva atlarının Yunan kökenli olduğuna inanıyordu. Tabiki de bu bir varsayımdı. Homeros’un İlyada efsanesindeki karakterlere verilen Yunanca isimlere atfedildi, ancak durum böyle değildi. Homeros, Truva müttefikleri ve özellikle Dardanyalılar arasında yakın bir ilişkiden bahsetti.
Troy / Ilios / Troya / Troia bölgesindeki kazılar, Truva atlarının aslında bölgeye özgü olduğunu ve bölgeye göç eden; Hint-Avrupa halkıyla ilgili olduğunu gösteren eserler buldu. Bu iddialara göre; arkeolojik araştırmalar, Dardania ve Truvalılar olduğunu, soylarının Anadolu ve Luvilerin karışımı olduğunu ortaya çıkardı.
Troya antik kenti, Athena tapınağı ile özdeşleşmiştir. Pers egemenliği sırasında imparator I. Serhas çıktığı Yunanistan seferinde, Çanakkale Boğazı'nı geçmeden önce kentte gelerek bu tapınağa kurban sunduğu, aynı şekilde Büyük İskender'in de Perslere karşı giriştiği mücadele sırasında kenti ziyaret ettiği ve zırhını Athena tapınağına bağışladığı tahrihsel kaynaklarda belirtilir.
1871’de amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından keşfedilen antik şehrin kalıntılarında, ilerleyen zamanlarda gerçekleştirilen kazılar sonucu, aynı yerde yedi kez -farklı dönemlerde- kent kurulduğu ve farklı dönemlere ait 33 katman olduğu saptanmıştır. Şehrin bu karmaşık tarihsel ve arkeolojik yapısı, daha kolay inceleyebilmek için kent tarihsel dönemlere göre sırayla roma rakamlarıyla ifade edilen 9 ana bölüme ayrılmıştır. Bu ana dönemler ve bazı alt dönemler şu şekildedir;
— Troya I 3000-2600
— Troya II 2600-2250
— Troya III 2250-2100
— Troya IV 2100-1950
— Troya V
— Troya VI: MÖ 17. yüzyıl – MÖ 15. yüzyıl
— Troya VIh: Geç Tunç Çağı MÖ 14. yüzyıl
— Troya VIIa: ca. MÖ 1300 – MÖ 1190 Homerik Troya dönemi
— Troya VIIb1: MÖ 12. yüzyıl
— Troya VIIb2: MÖ 11. yüzyıl
— Troya VIIb3: yaklaşık MÖ 950
— Troya VIII: MÖ 700 Helenistik Troya
— Troya IX: Ilium, M.S. 1. yüzyıl Roma Troyası
Truva Savaşı hakkında
Yunan mitolojisinde, Truva'lı Paris'in Sparta Kralı Menelaus'un karısı Helen'i kaçırması sonucunda Yunanlıların (Akaların) Anadolu’daki Truva kentine saldırmasını konu alan savaştır. Savaş, Yunan mitolojisi ve edebiyatında çok önemli bir yere sahiptir ve detayları Anadolu’lu ozan Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı destanlarında anlatılmaktadır.
İlyada, on yıl süren savaşın son bir aylık dönemini en ince ayrıntılarına kadar anlatırken, Odysseia, Yunanlı komutanlardan Odysseus'un Truva'nın düşüşünden sonra vatanı İthaka’ya yaptığı yolculuğunu dile getirir.
Zeus, düzenlediği bir toplantıya tanrıçalardan Eris'i davet etmez. Bunun üzerine Eris, toplantıya altın bir elma göndererek, bunun "en güzel tanrıçaya" verilmesini ister. Athena, Hera ve Afrodit altın elmanın kime verilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlığa düşünce, Zeus, tanrıçaları Paris'e gönderir ve en güzel tanrıçayı Paris'in seçmesini ister. Paris altın elmayı Afrodit'e verir. Karşılığında Afrodit, “tüm kadınların en güzeli” olan Helen'i, Paris'e aşık eder. Paris, Sparta'yı ziyaretinde Helen'e aşık olur ve iki aşık birlikte Truva'ya dönerler.
Kendilerine hakaret edildiğine inanan Yunanlılar, Menelaus ve onun kardeşi Miken Kralı Agamemnon önderliğinde Aka ordusunu toplar ve Truva'ya bir sefer düzenler. Helen'in iade edilmesi ve kendilerine tazminat ödenmesi tekliflerine olumlu yanıt vermeyen Truvalılar ile uzun ve zorlu bir savaşa girerler.
Truva'nın mitolojik bir kent olduğu düşünülürken, 1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından gerçekleştirilen kazıların sonucu olarak, Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinde, Küçük Asya’nın (Anadolu'ya eski tarihte bu ad verilirdi) kuzey batısındaki Troas bölgesinde bir sırtın üstünde bugünkü Çanakkale'nin bir kaç kilometre güney batısındaki Hisarlık tepesinde dokuz kere yıkılıp yeniden kurulmuş çok eski bir şehir bulundu. Truva, deniz baskınlarından korunacak kadar içeride olmasına karşın Helespontos (Çanakkale) ile Karadeniz’i bağlayan ticaret yoluna hakim olacak kadar denize yakın bulunuyordu.
Her yıkılışında yeniden yapılmış bu önemli ticaret şehrinde dokuz tabaka meydana çıkarıldı. Bunlardan MÖ 15-12. yüzyıla ait olan 6. tabaka, Homeros’un anlattığı Truva'dır. Homeros’un Truva Savaşı'nda bahsettiği kentin Yunanlılar tarafından tahrip ediliş tarihi olarak ilk çağda MÖ 1184 yılı kabul edilir.
Kaynak: Wikipedia
Tıklayınız: Truva savaşı efsanesi