Son yazılarımdan biri olan "Memleket nasıl kurtulur?" adlı yazım, ilgi çekmiş olmalı.
Yazılarımın yayınlandığı gazetenin sürekli okurlarından biriyle raslantı sonucu karşılaşmamız sırasında yaptığımız sohbette fark ettim bunu.
İkide bir "Abi ya, nolacak memleketin bu hali ya?" deyip duran bu dostumuzun, memleket işlerine kafa yormaktan başka, bir de benim yazılarımı devamlı okumak gibi tuhaf bir huyu daha varmış!
Memleket işleri neyse de, yazılarıma bu kadar ilgi duymasına şaşıp, acaba başka bir tuhaflığı daha mı var diye bir baktım şöyle. Yoktu! Basbayağı aklı başında biri gibi görünüyordu.
Ama yine de içime bir kurt düştü!
"Memleket nasıl kurtulur?" adlı yazımda, yaşadığım bir günün hikayesini okurlarla paylaşayım derken, yoksa insanların içini daha da mı karartmıştım?
Bu nedenle dostumuzun ikide bir hâlâ "nolacak bu memleketin hali ya" deyişine bakıp, bu defa kendisini rahatlatabilmek için şu sihirli cümleyi fısıldayıverdim:
"Nim niz beguzered!"
Bu yazıyı da belki de içlerini karartmış olabileceğim diğer okurları hem rahatlatmak, hem de gelecek hakkında umutlarının kesilmemesi için bir mesaj verebilmek için yazıyorum.
İşin tüm sırrı da, işte bu "nim niz beguzered" sözünde.
Çünkü Farsça kökenli olan bu sözcük, yüzyıllarca önce sihirli bir sözcük olarak bilinip, söylenip durmuş. Doğru mu bilmem ama, oldukça da ilginç bir hikayesi var.
Keramet Farsça oluşunda mı, yoksa Arapça yazılışında mı bir şey söylemek zor.
Ama o devirde saray erkanında ve yakın çevresindeki insanlar, anlamının ne olduğunu pek bilemedikleri bu tuhaf sözü, sihirli bir söz diye birbirlerine bu şekilde fısıldayıp durmuşlar. Yüzyıllarca halk arasında da sürüp gitmiş bu böyle...
Ben de bugünlerde acaba insanlara bir iyiliğim dokunabilir mi diye düşünüyorum.
Bu sözü şimdilerde tekrar piyasaya sürsek mi? Bugünkü ortama iyi gider belki!
Gerçi neler gördük, neler geçirdik biz, değil mi? Delip de geçen pek çok şey yüzünden biraz kevgire de döndük ama, olsun! Hani maksat vatan sağ olsun!
Tanıdığım bir kaç tabelacıya tiyo versem mi acaba? Kimbilir, onlar da belki benim sayemde köşeyi dönerler de, hayır dualarını alırım hiç olmazsa.
Kendim için bir şey istiyorsam namerdim!
Dedim ya, maksat vatan sağ olsun!
Ama karar veremediğim tek konu şu:
Bu sözü acaba Farsça anlamı ve Arapça yazı ile, yani orijinal haliyle mi yazdırıp piyasaya sürmeli? Yoksa kendi dilimiz ve kendi alfabemizle mi?
Siz ne dersiniz bilmem.
Ha, bu arada, "nim niz beguzered" sözünün Türkçe anlamını söylemeyi unuttum.
Efendim, bu sözün anlamı aynen şöyleymiş:
"BU DA GEÇER YAHU!"
Yazılarımın yayınlandığı gazetenin sürekli okurlarından biriyle raslantı sonucu karşılaşmamız sırasında yaptığımız sohbette fark ettim bunu.
İkide bir "Abi ya, nolacak memleketin bu hali ya?" deyip duran bu dostumuzun, memleket işlerine kafa yormaktan başka, bir de benim yazılarımı devamlı okumak gibi tuhaf bir huyu daha varmış!
Memleket işleri neyse de, yazılarıma bu kadar ilgi duymasına şaşıp, acaba başka bir tuhaflığı daha mı var diye bir baktım şöyle. Yoktu! Basbayağı aklı başında biri gibi görünüyordu.
Ama yine de içime bir kurt düştü!
"Memleket nasıl kurtulur?" adlı yazımda, yaşadığım bir günün hikayesini okurlarla paylaşayım derken, yoksa insanların içini daha da mı karartmıştım?
Bu nedenle dostumuzun ikide bir hâlâ "nolacak bu memleketin hali ya" deyişine bakıp, bu defa kendisini rahatlatabilmek için şu sihirli cümleyi fısıldayıverdim:
"Nim niz beguzered!"
Bu yazıyı da belki de içlerini karartmış olabileceğim diğer okurları hem rahatlatmak, hem de gelecek hakkında umutlarının kesilmemesi için bir mesaj verebilmek için yazıyorum.
İşin tüm sırrı da, işte bu "nim niz beguzered" sözünde.
Çünkü Farsça kökenli olan bu sözcük, yüzyıllarca önce sihirli bir sözcük olarak bilinip, söylenip durmuş. Doğru mu bilmem ama, oldukça da ilginç bir hikayesi var.
Devrin padişahı, kendisini çok çaresiz hissettiği bir gün, sadrazamı huzuruna çağırtmış ve buyurmuş: Aradan ne kadar zaman geçmiş bilmem, sadrazam işte bu sözü bulmuş, bir tabelaya yazdırıp, padişaha sunmuş. Padişahın istediği ruh haline kavuşup kavuşmadığını da bilmiyorum, tek bildiğim, sadarazamın kellesi kurtulmuş. |
Ama o devirde saray erkanında ve yakın çevresindeki insanlar, anlamının ne olduğunu pek bilemedikleri bu tuhaf sözü, sihirli bir söz diye birbirlerine bu şekilde fısıldayıp durmuşlar. Yüzyıllarca halk arasında da sürüp gitmiş bu böyle...
Ben de bugünlerde acaba insanlara bir iyiliğim dokunabilir mi diye düşünüyorum.
Bu sözü şimdilerde tekrar piyasaya sürsek mi? Bugünkü ortama iyi gider belki!
Gerçi neler gördük, neler geçirdik biz, değil mi? Delip de geçen pek çok şey yüzünden biraz kevgire de döndük ama, olsun! Hani maksat vatan sağ olsun!
Tanıdığım bir kaç tabelacıya tiyo versem mi acaba? Kimbilir, onlar da belki benim sayemde köşeyi dönerler de, hayır dualarını alırım hiç olmazsa.
Kendim için bir şey istiyorsam namerdim!
Dedim ya, maksat vatan sağ olsun!
Ama karar veremediğim tek konu şu:
Bu sözü acaba Farsça anlamı ve Arapça yazı ile, yani orijinal haliyle mi yazdırıp piyasaya sürmeli? Yoksa kendi dilimiz ve kendi alfabemizle mi?
Siz ne dersiniz bilmem.
Ha, bu arada, "nim niz beguzered" sözünün Türkçe anlamını söylemeyi unuttum.
Efendim, bu sözün anlamı aynen şöyleymiş:
"BU DA GEÇER YAHU!"