— Leylekler!...
Tek kelimelik sevinçli bir çocuk sesiydi gelişlerini haber veren:
— Leylekler!
İlk o zaman anlamıştık baharın yeniden buralara geleceğini... O tek kelimelik sevinçli çocuk sesi, neler anlatıyor, ne kadar çok şeyler söylüyor o kelimeyle birlikte?
— Leylekler!
Gelen yalnızca leylekler değil elbette. Bu göçebe kuşların hiç bitmeyen, sonsuz gidiş-gelişleri sırasında ne çok şey var değişen... Yaz ışıkları gibi, çoğumuzun bakışları da değişmiş geçen yazdan bu yana!...
Nice “aşk”lar bitmiş, niceleri değişmiş...
Sokaklar bile değişti...
Hayat artık eskisi gibi akmıyor sokaklarımızda...
Tıpkı bir gölge oyunu gibi, kendi gölgesiyle köşe kapmaca oynuyor insanlarımızın çoğu!
Leylekler, geçen güz başında buralardan çekip giderken, beraberlerinde götürdükleri yalnızca bir mevsim değilmiş galiba.
Şehrin ışıklarını da beraberlerinde götürmüşler sanki.
İnsanların gözlerinde parıldayan ışıklar da sönmüş, geçen sonbahardan beri!...
Geri geldiklerinde ise, bu yüzden bizi bıraktıkları gibi bulamadılar!
Doğa aynı doğa, şehir anı şehir, insanlar yine aynı insanlar...
Hatta, giderken arkalarında bıraktıkları yuvaları bile hep aynı ve hala aynı yerlerinde duruyorlar...
Ama hayat?
Değişen zamanla birlikte insanlarımızın üzerinde çok zalimce oyunlar oynuyor hayat!
Sabahlar yine tertemiz, berrak, aydınlık...
Ama güneşin ışıkları değdiği yeri pek de sevinçli bir kıpırdaşmaya bırakmıyor eskisi gibi.
İnsanlarımız bezgin... İnsanlarımız kederli...
Kederleri acıya dönüşmüş gözlerinde.
Gözlerindeki ışık eskisi gibi parıldamıyor artık!
Acıların toplumu, hüzünlerin ülkesi olunan bu topraklarda ayakta kalansa bir tek umut!
Bu yüzden, leyleklerin gidişlerini haber veren o tek kelimelik hüzünlü çocuk çığlığı, gelişlerini haber veren aynı tek kelimelik sevinçli çocuk çığlığı ile buluşunca, dönüşlerini haber veren sesteki sevinç, insanları da umutlandıran bir gizem oluyor:
— Leylekler!
Onların gelişiyle birlikte, hayatımızda değil, yalnızca doğada bir değişiklik yaşanacağı gerçeğini bilsek de, leylekler hep yeni umutların taşıyıcısı gibi de karşılanır. Onların gelişleriyle, dileklerin de yerine geleceği umut edilir... Ve yine, aylar sonra tek kelimelik bir çocuk sesi, derinden hissedilecek bir hüzünle, gidişlerini haber verir:
— Leylekler!
Ve onların gökyüzündeki nefis geçişlerini izlerken, anlarız ki, bir yaz daha böylece geçip gitmiştir hayatımızdan... Umutlar ise, gelecek bahara ertelenir...
Ve hep aynı çocuk sesi beklenir:
— Leylekler!