Kentleşme ve uygarlık

Kentleşme ve uygarlık

“Medine”, Arapça’da “kent” anlamına geliyor. Türkçesi “uygarlık” olan “medeniyet” de bu sözcükten türetilmiş. Yani; “uygarlık”, bir anlamda “kentleşme” demek…

İnsanoğlunun yeryüzündeki uygarlık süreci de “kentleşme” ile birlikte başlıyor. Önceleri klan ya da aile toplulukları halinde mağaralarda yaşayan insanoğlu, sonraları çogalip giderek genişleyince kabile oluşmuş. Bu dönemde sadece avcılık yaparak geçinemez olan insanoğlu, hayvanları eğiterek, hayvancılığı bir uğraş edinmiş, hayvancılık başlamış. Böylelikle de hayvanların beslenebilmesi sorunu ile birlikte, uygun doğa ve iklim koşulları arayışı içine giren insanoğlu için “göçebelik” başlamış… 

Bu tür göçebe topluluklara kimi uygarlıklara göre değişen farklı isimler veriliyor: kabile, boy, oymak, aşiret, kavim vs. gibi… Daha da çogaltmak mümkün. Ama gerçek bir toplum ya da halk topluluğu haline geliş de, yerleşik yaşam ile birlikte başlıyor. Yerleşik hayata geçiş de, hayvancılıkla uğraşan insanoğlunun giderek büyüyen ve genişleyen nüfusu nedeniyle, artık sadece hayvancılıkla yetinememesi, sonraları toprağı da işlemeye başlaması, tarıma yönelmek zorunda kalmasıyla birlikte başlıyor. İnsanoğlunun “kentleşme” süreci de böyle, hayvancılıktan tarıma yönelişi ile gelişiyor. Ve böylelikle de; yerleşik yaşama geçiş sürecinin başlamasıyla birlikte de insanoğlunun karşisına bir “yurt edinme” gerçekliği gelip dayanıyor!…

Ancak burada “kentleşme”yi yalnızca yerleşik hayata geçiş anlamında kullanıyorum, bugünkü anlamda bir “uygarlaşma” anlamında özellikle kullanmıyorum. Nedeni ise; “uygarlık” kavramının çok daha geniş bir anlamı kapsadığı, çok daha derin bir anlayışı içerdiği gerçeği… Bugünkü anlamda “uygar insan” tanımı yaparken, nasıl bu tanımı hak edecek bazı temel kriterler ve değer yargıları ile ölçüm yapılıyorsa, toplum ve toplulukları da uygarlık düzeyleri ile aynı şekilde ölçüp elekten geçirebilmek gerekli…

Uygar bir toplum veya halktan söz edebilmek için, onların kültürlerini, yaşayışlarını, çagi geliştirme veya yaşanılan çaga uygun olabilecek düzeyde yaptığı atılımları, barışçıl olup olmadıkları, insanı nasıl ele alıp değerlendirdikleri ve felsefeleri vs.nin iyi irdelenmesi gerekiyor. Yoksa
yerleşik hayata geçiş ve kentleşmenin başlamasıyla hemen ve birdenbire uygar olunamıyor. Çünkü insanoğlu tarih boyunca, kendi neslinin varlığından itibaren hep daha uygar olabilmek, uygarlıklarını geliştirebilmek ve çagi değiştirebilmek davranışı veya arayışı içinde… Bu davranış biçimi kimi zaman barışçı, kimi zaman da barışçı olmayan yollar izlemiş. Savaş, bu nedenle ilk çaglardan bu yana insanoğlu ile birlikte anılan bir gerçeklik olmuş dünyada!…
 

Yorumlar - Yorum Yaz