Savaş değil, barış daha fazla cesaret ister!

Savaş değil barış daha fazla cesaret ister!


Yaşamın bulunduğu tek gezegen olarak bilinen Dünya, tüm canlıların ve insanlığın bir arada ortak bir yaşam sürdüğü evrendeki tek ortak evdir. Bu gerçeğe rağmen, izlenen yanlış politikalar ve diplomasi yüzünden tarih boyunca acı, kan ve gözyaşı bu evde yaşayabilmenin bedeli oldu. İstatistiklere göre; insanlık tarihinin 3/2 sini savaşlarla geçirdi insanlık. Bir kıtadan diğer kıtaya yeryüzü kana bulandı. Kin ve nefret söylemine dayalı diplomasi dili, devletler arası yanlış politikaların bedelini hep halklar ödedi.

Bu savaşların en korkuncunu insanlık adına bir utanç belgeseli sayılması gereken Dünya savaşlarını geçtiğimiz yüzyılda yaşadı yeryüzü. İnsanlık geçtiğimiz yüzyılın daha başlarında Dünya savaşı ile tanıştı. Tüm dünyaya yayılan bu savaşın yarattığı yıkım, öylesine korkunç ve büyüktü ki adeta bir kan deryasına dönüştü yeryüzü.

Sonra,tam da "artık devletler bu vahşetten gerekli dersleri almıştır, o kara günler bir daha yaşanmaz" derken, bu kez de ilkinden daha vahşi, daha acımasız, daha zalim bir savaşla daha yüzyüze geldi insanlık. Savaştarın daha büyüğünü bu kez 2. Dünya Savaşı ile yaşadı insanlık. Daha büyük acıyı, Korkunç Nazi kampları ve soykırımı, daha büyük bir utanç olarak yine bu yüzyılda yaşadı Dünya. Oluk oluk kan aktı dört bir yanda.

Bugün ise yeni bir yüzyıla daha adım atarken, ne yazık ki kin ve nefret söylemli diplomasi dilinin ve savaş tahrikçisi politikaların hala varlığını görüyoruz. Ne yazık ki, geçtiğimiz yüzyıldan bugünkü kuşaklara miras diye bırakılabilen barış değil, hala estirilen savaş rüzgarları olduğunu görüyoruz. Dünya devletleri geçtiğimiz koskoca bir yüzyılı yanlış politikalar yüzünden barış adına heba ettiler. Devletler arası yanlış politikaların bedelini hep halklar ödedi.

Bugün adım attığımız yeni yüzyılın ise diğerlerinden daha farklı olarak Dünyaya bir uyarı ile birlikte başladığını görmek gerekmektedir. Her geçen gün etkisini daha da hissettiren iklim krizinin, tüm dünyayı etkisi altında tutan pandemi günlerinin bir tarihi uyarı olduğunun da bilincine varılmalıdır.

Bu uyarı da; eğer dünya devleri yeryüzünü kana bulayan sömürgeci politikalardan, içeride işler kötü gittiğinde kendi krizinin çözümü için kin ve nefret söylemli diplomasi dilinden, savaş çığırtkanlığı ve savaşçı politikalardan medet uman devlet politilkalarından vaz geçilmez, dünya barışına daha fazla şans verilmezse, önümüzde heba edilecek bir yüzyılımızın daha olmayacağı uyarısıdır.



Pandemi günlerinde Covid-19 virüsü yarattığı ölümlerle 1 milyondan fazla insanı aramızdan almışken, daha fazla ölüm yaratacak, acı kan ve gözyaşına neden olacak savaşın çığırtkanlığını yapmak, daha fazla ölüm için savaş yanlısı politika izlemek bu yüzyılın en büyük çılgınlığı demek olacaktır. İklim krizi ve pandemi günleri ile doğanın insanlığa verdiği mesajı iyi okuyabiliyorsak, dünyaya hakim olan savaş çığırtkanlığı ve savaş yanlısı ortamda, artık dünya yeni bir şeyi tartışmak zorundadır: Savaş mı daha fazla akıl gerektiriyor, yoksa barış mı? Savaş mı daha fazla cesaret istiyor, yoksa barış mı?

Devletlerarası yanlış politikaların bedelini halklar ödememeli. Bizler bütün halkların kardeşliğine inanıyoruz ve barışı savunuyoruz. İklim krizi ve pandemi günlerinin de uyardığı gibi, dünyamızın egemen olan politikalar nedeniyle heba edilecek bir yüzyılı daha kalmamışken, yaşamdan yana ve yaşamı savunan politikalarda izlenecek en akılcı yolun barıştan yana olmaktan geçtiğine inanmak gereklidir.

Yaşamı savunmak, barışı savunmaktır. Başlı başına bir yıkım olan savaşların aynı zamanda ekolojik bir yıkım da olduğunun farkında olarak, dünyanın geleceğini kurtarabilmek için insanlığın yapacağı en erdemli eylem, barıştan ve yaşamdan yana olmak, barışı ve yaşamı savunmakla başlayacak.

Dünyayı tarih boyunca kana bulayan sömürgeci politikalarının, savaşlarla kendilerine imparatorluk kurmak isteyen savaş baronlarının, kan ve ölümle beslenen silah tüccarlarının dünyayı içine soktukları bugünkü atmosferde insanlığın yükseltmesi gereken ses “savaş için değil ama barış için akıl gereklidir” sesi olacaktır. Çünkü savaş insanlığın çılgınlık noktası, barış ise akılcı duruşudur. Dolayısıyla savaşlar değil, ama barış daha fazla cesaret ister.

Sonuç olarak; bugün Covid-19 virüsü aramizdan 5 milyondan fazla can almışken, savaş çığırtkanlığı ve savaş yanlısı politikaları bir çılgınlık olarak görüyor, iklim krizi ve pandemi günlerinin insanlığa verdiği mesajın yaşamdan ve barıştan yana olmak şeklinde görülmesi gerektiği ortadadır.

Dünyanın ekolojik bir yıkıma doğru yaklaştığı günlerde başlıbaşına bir yıkım olan savaşlara karşı dünyanın geleceği savaşla değil ama barışla kurtarılabilir. Bu nedenle savaşlar için değil, ama barış için akıl gerekmektedir. Savaş değil ama barış daha fazla cesaret ister. Dünyayı koruyabilmak, dünya barışını egemen kılmaktan geçecektir.

Yaşasın dünya halklarının kardeşliği!
Yaşamı savunmak barışı savunmaktır!
Savaşlara hayır, barış için daha fazla cesaret, daha fazla akıl!



Yorumlar - Yorum Yaz