Manisa Tarzanı |
“Batı Anadolu ve Tarihi Kentler” isimli kitabım, Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından desteklenmesi gereken kitaplar listesine alındı. Ülkemin güzel insanlarından ve kurumlarından güzel eleştiriler, destekler alıyorum. Uykusu derin şehir hariç. Tarzan, uykusu derin şehirde yaşadı, kültürlü bir insandı. Bir idoldü. Daha sonra Manisa’da marka haline geldi. Tarzan’ı hayatında görmemiş ve tanımamış insanlar onu anlatmaya başladı, hakkında kitaplar yazıldı. Söylenenlerin büyük bir kısmı yanlıştı. Tarzan Ahmet Bedevi ile ilk söyleşimi 1956 yılında, kulübesinin yanındaki kayalıklarda yaptım. Aradan 50 yıl geçti. 1993 yılında, kardeşim Bedriye Aksakal, Tarzan’ın hayatını anlatan bir kitap yayınladı. Tarzan kitabı, ülkemin tüm kütüphanelerinde yerini aldı. Bedriye Aksakal, Tarzan’ın hayatını yeniden kaleme aldı, kitabın ikinci baskısı önümüzdeki yıl gerçekleşecek. Tarzan ile beraber yıllarım geçti, onu çok yakından tanıdım. “Tarzan ve Manisa Dağı” isimli altıncı kitabım basıldı. “Tarzan dağcıydı, yeşilin atası, belki de dünyanın ilk çevrecisi ve çevre dervişiydi. Hayatını doğaya adamıştı. Ağaçlar ve çiçekler onun çocuklarıydı. Yurt gezilerinde ve Manisa Dağı’nda Tarzan’la birlikteliğimde Onun ne değin sağlıklı bir insan olduğunu gördüm. Dağcılarla birlikte çıktığı gezilerde, tüm insanlar Tarzan’ı görmek, onunla konuşmak için yarışıyordu. Dağların doruklarında, onunla birlikte İstiklal Marşımızı söyledim. O dağların kralıydı. Türkiye’nin ilk dağcı şehidi Engin Kongar, 8 Eylül 1958 yılında Aladağlara tırmanırken şehit oldu. Manisa Dağcılık Kulübünün yaptırdığı anıtının açılışına, 26 Temmuz 1959’da Tarzan da geldi. Yurt gezilerinde büyük ilgi ve sevgi gördü. Büyük Ağrı, Cilolar, Demir Kazık, Kızıltepe, Bolkarlar, Bozdağ ve Manisa yöresindeki dağlar da Tarzan’a mesken oldu… 1959 yazında Tarzan ile beraber Niğde ve Konya’ya gittim. Niğde’de on binlerce kişi Tarzan’ı görmek için geldi. Ezilmekten korktuk ve Niğde Emniyet Müdürlüğüne sığındık. Konya’da da aşırı izdiham oldu. Mevlana Müzesindeki görevli, Tarzan çıplak diye müzeye sokmak istemedi. O’da kapıdaki yazıyı gösterdi ve içeriye girdi. Mevlana “ne olursan ol bana gel” diyordu. Bundan elli yıl önce, Manisa Tarzanı “Yeşil Bir Dünya” için uğraş verdi. Çocuklarım dediği fidanları mahkûmlarla sulayacak kadar yürekliydi. Yaşadığı kente can ve su verdi. Şehzadeler kenti, “Yeşil Manisa” diye anılmaya başladı. Manisa Tarzan Ahmet Bedevi, 1899 yılında Bağdat yakınlarında Samara Kenti’nde doğdu. I.^Dünya ve İstiklal Savaşına katıldı. Türk Ordusu ile İzmir’e kadar geldi. “Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası” ile onurlandırıldı. Dönüş yolculuğunda Manisa’ya yerleşti. Manisa Belediyesi’nde bahçıvan yardımcısı olarak işe başladı. Yanmış, yıkılmış ve harap olmuş bir kenti yeniden yeşille buluşturdu. Diktiği ağaçlar ve çiçeklerle kentin görünümü değişti. Ağaç dikmeyi kutsal bir görev bildi. Yoksullara gizlice yardım etti. Gençlere örnek insan oldu. Topkale’deki kulübesinde yaşıyor, öğle zamanını ve bayramları bildiren topu orada ateşliyordu. Ulusal Bayram törenlerine, göğsüne bağladığı kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile katıldı. Manisalılar onu çok sevdi. Ahmet Bedevi, "Tarzan" adı ile ünlendi. İsmi Türkiye’ye yayıldı. 31 Mayıs1963 günü son yolculuğuna çıkarken Manisalılar onu yalnız bırakmadı, Tarzan için görkemli bir cenaze töreni düzenlendi. Hatuniye Camii’nde, Türk Bayrağına sarılı tabutunun başında Gündüz Değirmencioğlu ile beraber nöbet tutmuştum. Manisa Tarzanı'nın ölüm yıldönümü, 31 Mayıs tarihinde mezarı başında, Tarzan Meydanı ve Tarzan anıtlarının önünde kutlanıyordu. 2006 yılında, anma günü “Manisa Tarzan’ı Çevre Günleri”ne dönüştürüldü. Manisa Tarzan’ı 2. Çevre Günleri Manisa Valiliği, Manisa Belediyesi Kültür ve Sanat Kurumu Müdürlüğü ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla düzenlendi. Manisa Tarzanı, 44. ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı. Anma törenine yerel yöneticiler, dağcılar, izciler ve Manisalılar katıldı… Tarzan’a gönül verenler, daha sonra Top Kale’de gerçekleştirilen etkinliklere katıldı. Top Kale’ye Tarzan’ın yaşadığı kulübenin bir benzeri yapıldı. Anma töreni burada devam etti. Hafta boyunca, tüm etkinliklere katıldım. "Yavru Tarzanlar"ın sevgisini ve yüreklerindeki kıvılcımı gördüm. Yurt dışından, kentimize çevreci öğrenciler geldi. Onlar da, Tarzan’ın başlattığı çevreci hareketi yakından gördüler. Tarzan, Manisa’ya geldiğinde, Topkale’de kerpiç ve taştan yapılmış, üzeri kiremitle örtülü bir viran gördü. Bu viraneye, işte evim dedi. Kulübenin tahta bir kapısı, içinde 50 cm yüksekliğinde tahta sedir vardı. Soğuk kış günlerinde, sobasından dumanlar çıkar, günlük gazeteleri kulübesinde okurdu. Manisalılar ve kente gelenler, Tarzan’ı görmek için kulübesinin bulunduğu yere gelirdi. Tarzan konuklarına hayatını anlatır, İstiklal Madalyasını ve kılıcını gösterirdi. Dağcılar Spil Dağı’na doğru yol alırken, mutlaka Tarzan’a uğrardı. Tarzan öğle topunu atacak yardımcı bulursa, dağcıların gezisine katılırdı. Kulübesinin yanında, surların üzerinde dalgalanan Türk Bayrağı onun gururuydu. Yeşil bir Manisa için, her gün Topkale’den kente indi. Kentin, “Yeşil Manisa” adıyla anılmasını sağladı.” |
Ali Haydar Aksakal |