1914 yılında, 23 Nisan günü Turgutlu’da doğdu.
Turgutlu'da “Cinni Hoca” diye de bilinen, tarih öğretmeni ve Rüştiye Mektebi Müdürü İbn-i Cinni İsmail Hakkı Bey’in oğludur. Babasından Osmanlıca, Arapça ve Farsça dersleri aldı. Henüz 7 yaşında hafız oldu.
1926 yılında ilköğrenimini Turgutlu’da yaptıktan sonra, parasız yatılı okul sınavlarını kazanarak orta öğrenimini İzmir Erkek Lisesi’nde tamamladı.
Cumhuriyetin ilk hekimlerinden
Cumhuriyet’ten sonra, 1933 yılında kurulan İstanbul Üniversitesi’ne bağlı olarak Tıp Fakültesi’nden 1938 yılında mezun olarak, Cumhuriyet’in ilk dönem hekimlerinden biri olarak meslek yaşamına başladı. Böylece 26 Ocak günü Atatürk'e verdiği sözü de tutmuş oldu.
Kadın Doğum Uzmanı olarak yurdun çeşitli yerlerinde yıllarca hizmet veren Operatör Doktor Mustafa Niyazi Dinçsoy, son olarak 1963 yılında Ankara’daki Atatürk Sanatoryumu ve Göğüs Cerrahisi Hastahanesi’nde görev yaptı. 31 yıllık mesleki yaşamını 1969 yılında yaş haddinden emekli olarak tamamladı.
Ancak, Mustafa Niyazi Dinçsoy’u “sade bir hekim” olarak değil, insanlık adına pek çok hizmetleri dokunan, o çok yönlü, çok renkli kişiliği ile anlatmak daha yerinde olur. Mesleki yaptığı alanda pek çok inceleme ve araştırmalarıyla, gerçekten de 26 Ocak 1923 günü Mustafa Kemal’e söylediği gibi, Cumhuriyet ile birlikte doğan yeni Türk Devleti’nin bilim ve tıp alanında ileri hamleler yapabilmesinde katkıları olmuş bir bilim adamı niteliğine de ulaşmıştı. Bu yolda pek çok “ilk”e imza atmış, inatçı bir bilim adamı olarak da tanınmıştı.
Ana Çocuk Sağlığı Merkezlerinin kurucusu
Op. Dr. M. Niyazi Dinçsoy’un bu çalışmaları UNICEF tarafından takdirle karşılanınca, 1959 yılında tüm masrafları Dünya Sağlık Örgütü tarafından karşılanmak üzere Avusturya, Fransa, Danimarka, Belçika, Almanya ve Hollanda’ya gönderildi. Buralarda Dünya Sağlık Örgütü adına yürüttüğü çalışmalar ve incelemelerinin ardından da, “Ana ve Çocuk Sağlığı” çalışmaları hakkındaki raporlarını Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü’ne sundu. Türkiye’de Ana ve Çocuk Sağlığı Merkezleri’nin kurulması süreci işte böyle doğdu...
Akupunktur tedavisini Türkiye'ye getirdi
Fransa’daki çalışmaları için Paris’te bulunduğu sırada, akupunktur ile gözlem ve incelemelerde bulunmuş, yurda döndükten sonra da bu olaya karşı çıkanlara inatla akupunkturun bilimsel ve kültürel savunmasını yaparak, bir anlamda akupunkturun tanınmasını sağlamıştı.
1973 yılında, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Pekin Üniversitesi Rektörlüğü’nce, Çin Hekimliği Araştırma Akademisi’ne resmi olarak aldığı davet üzerine Çin’e gitti. Burada Pekin, Şanghay ve Kanton eyaletleri başta olmak üzere tüm eyaletlerin üniversitelerinde incelemeler yaptı, konferanslara katıldı. Akupunktur ile ilgili ülkemizdeki ilk ve tek kitap, yine Op. Dr. M. N. Dinçsoy’un yazdığı eserdir. İlk baskısı 1988 yılında gerçekleştirilen, teşhis-tedavi-analiz ve akupunktur atlası şeklindeki 2 ciltlik bu eserden, daha sonraki yıllarda başta Ege Üniversitesi olmak üzere, ülkemizdeki bazı Tıp Fakülteleri ve akademilerde ders kitabı olarak yararlanılmıştır.
Medikal ve mediko-sosyal alanda yayımlanan pek çok yazıları yanında, basılmış eserleri arasında; Myoma Uteri (1949), Gebelik Hijyeni ve Evde Ağrısız Doğum (1952), Yaygın Metestazlı Meme Kanserlerinin En son Araştırmalara Göre Oluşum Teorileri, Radyo-Şimiyo-Endokrino Terapi Endikasyonları İle Sonuçlarının Değerlendirilmesi ve Buna Ait Bazı Gözlemler (1968) sıralanabilir.
Çok yönlü ve renkli kişiliğe de sahip biri olan M. N. Dinçsoy, ayrıca dil bilgisi ve tarih konularında da araştırmalar yaptı. Bu amaçla yapmakta olduğu araştırmaları için 1965-66 yıllarında Suudi Arabistan’a, 1967-68 yıllarında Irak’a gitti. İlk tarih araştırmasını tamamladığı eseri Yöremiz Tarihinde Turgutlu’nun Dramı ve Mustafa Kemal Atatürk, 1998 yılında basıldı. Son olarak, Atatürk ile ilgili bir araştırma üzerinde çalışıyordu. Bu araştırmasını da tamamlamayı başarmıştı. Ama eserini bastırmak için ömrü yetmedi. 2000 yılında, 28 Ekim’i 29 Ekim’e bağlayan gece yarısı İstanbul’da, çocuklarının evinde hayata gözlerini yumdu.
Or. Dr. Dinçsoy, Kaymakam Orhan Işın'ın elinden ödül plaketini alırken