Bahar isyankardır! İlk de olsa, son da olsa...
Aylarca yeraltında bekleyen minik tohum, bir sevinç çigligi gibi fışkırır yeryüzüne, yemyeşil... Itırlarıyla, renkli taç yapraklarıyla selamlar baharı.
Bir özgürlük çığlığı, bir sevdadır bahar...
Ve her sonbahar, doğa sarıya verir birinciliği!
Baharın yeşerttiği yapraklar, sarışın hazanla birlikte yaşama bağlandığı ipi de çeker gibidir! Ve kahverengiye dönüşürken de, dallara veda etmeye hazırlanırlar!
Yaşama bağlanış kadar, öümü de hatırlayış gibidir doğadaki yaprak dökümleri...
Ağaçlar, yaprakları tarafından terkedilişleriyle kışa hazırlanacak, dallarının çirilçiplakligiyla. Ve şimdi mevsim dönümü yaşiyor doğa!
Vakit gecikmiş güz...
Sokaklar daha kalabalık, gündüzün heyecan saatlerinde.
Okullar açıldı.
Geceler, kahreden sessizliğe yürüyor adım adım.
Vakit gecikmiş güz...
Yarım kalan bir şiir, bestelenmemiş bir şarkı şimdi umut!
Ve henüz yaşanılmamış heyecanları anımsatan, geri dönen sessiz bir gemi gibi! Yelkensiz ve rüzgarsız! Derinliği bilinmez bir acılar denizinde!
Belki kağıttan bir kayık umut!
Bir başka kıyıya vurur hep, her rüzgarla! Ve lirik bir müziğin ağdalı bir makamı yankılanır onu bekleyen iskelelerde.
İskelenin adı: Yalnızlar Rıhtımı...
Tutkularsa, hep yaşanılmamışlıklara dair!
Vakit gecikmiş güz...
Saatler şimdi akşamı kendi rengiyle buluşturmuş.
Şehrin meydanları geceye dönüyor, insanlar da evlerine...
Birahanelerin kalabalığı, sanki bir başkaldırıdır hayata! Ağdalı bir ses yankılanır bir birahanede:
— Hey garson! Tabağıma bir karanfil koy! Biraz da Ferdi Tayfur...
Garsonun adı: Yeter!
Saatler ilerlerken, geceyi de kemiriyor. Sabah bir rüzgar ötede.
Güneş doğmaya hazırlanırken, bir şeyler söylemek ister gibi, kıpkızıl gökyüzünün tanıklığında: Yarım kalan şiiri tamamlamak? Şafağın ışık şarkısını bestelemek?
Ama yalnızca sevdaya dair...
Vakit gecikmiş güz...
Gün ışığından önce, sokaklarda işçiler yerini alacak yine.
Asgari ücret denilen insanlık dışı koşullara boyun eğmişliğin simgesi.
Gönüllü ama sigortasız bir asgari hayat!
Onlar, bu hayatın gizli kahramanları. Yenik orduların isimsiz askerleri gibi...
Gün yine geceye, gece yine güne dönecek. Hayat sürüp gidiyor işte.
Ve vakit şimdi gecikmiş güz...