Perrul Dede (Behlul-i Dana) uydurması

Perrül Dede (Behlül-i Dana) uydurması

7 Ağustos 2001 tarihli Yankı Gazetesi’nde yer alan bir haber hem dikkatimi çekmiş, hem de çok şaşırtıcı bir haber niteliğinde görülmüştü. Bu haberle birlikte “evliyalar ve menkıbeler diyarı” diye tanıtılan, “pek çok yatır ve türbelere sahip Turgutlu” imajı, yeni bir türbeye daha kavuşturularak pekiştirilmiş oluyordu.

Yerleşim olarak nüfusu 100 bini aşan, ama kültür olarak hala köy ile kasaba arası bir yerlere sıkışmış durumda kalan Turgutlu’da egemen olan, çağa göre ise “geri kalmışlık”anlamındaki “feodal kültür” dolayısıyla, türbe ve yatırlara umut bağlama ve bu buluntuları kutsal sayıp tapınma anlayışının 21. Yüzyılda bile Turgutlu’da hala yaygın olduğunun bir örneği daha bu haberle gün yüzüne çıkıyordu.

Habere göre; Turgutlu’nun Subaşı Mahallesi, Gani Sokak’ta bir evin bahçesindebulunan ve “Perrül Dede Türbesi” diye anılan yer, kutsal olarak görülüyor ve Turgutlu dışından da bu türbeye ziyaretçilerin geldiği, türbenin titizlikle korunduğu anlatılıyor. 

Haberde şunlar yer alıyor: “1999 yılında Belediye tarafından restore edilen türbeye vatandaşlar tarafından dileklerde bulunularak adaklar adanıyor. Asıl ismi Behlül-i Dana Hazretleri olan ve halk dilinde ise “Perrül Dede” olarak anılan bu şahısın Harun Reşit zamanında yaşadığı biliniyor ve ayrıca kendisinin bazı kerametlerinin de olduğuna inanılıyor...” (1)

Merak ettiğim; bu türbeyi kim bulmuş ve isim babası kimdir?

Tarihte Behlül-i Dana adlı bir filozof yaşadığı doğrudur. Evliyalar Ansiklopedisi, “Meczup. Halk aşığı. Ve çok tanınmış evliyadan biri” diye tanımını yaptığı Behlül-i Dana’nın asıl isminin Vüheyb bin Ömer olduğunu, ama “Behlül-i Dana” adıyla ün yaptığını yazar. (2) Yine aynı kaynak, Behlül-i Dana’nın Kufeli olduğunu, ama tüm ömrünün Bağdat’ta geçtiğini belirtir. Harun Reşit zamanında yaşadığı da doğrudur. Hatta Harun Reşite çok nasihatler verdiği ve aralarındaki bu yakınlık ve samimiyet dolayısıyla Behlül-i Dana’nın onun kardeşi olduğunun sanıldığı da anlatılır. 
 
Evliyalar Ansiklopedisi, doğum tarihinin kesin olarak bilinmediğini belirttiği Behlül-i Dana’nın ölümünün 805 yılında ve Bağdat’ta olduğunu anlatır ve şöyle der: “805 (Hicri 190) senesi Bağdat’ta vefat etti. Dicle kenarında Şunuzziye kabristanlığına defnedildi.” (3)

Yani; Turgutlu’daki Behlül-i Dana ile Evliyalar Ansiklopedisi’ndeki Behlül-i Danaarasında birbirini tutan sadece iki nokta var: 
Birincisi: Tarihte gerçekten de Behlül-i Dana adlı bir karakter vardır.
İkincisi  : Gerçekten de Harun Reşit döneminde yaşamıştır...
Ama ya diğerleri? Onların da uydurma ve yakıştırma oldukları anlaşılıyor...

Bir kere, araştırdığım tüm kaynakların yazdığına göre, Behlül-i Dana tüm ömrünü Bağdat’ta geçirmiş, orada yaşamış ve orada ölmüş. Ne Bağdat’tan başka bir yere gitmesi söz konusu olmuş, ne de Anadolu’ya ziyaret amacıyla gelmiş. Hele Turgutlu’ya gelip yerleştiğine ilişkin hiçbir kayıt, kanıt, bilgi ve belge yoktur. Bu iddia, kaynakların da gösterdiğine göre, sadece, amacının ne olduğu tam olarak kestirilemeyen bir “yakıştırma” ve “uydurma”dır.

Anlaşıldığına göre, birileri kendi hayalinde Behlül-i Dana’nın Bağdat yakınlarında, Dicle kenarındaki Şunuzziye kabristanında bulunan manevi şahsiyetini (?) Turgutlu’nun Subaşı mahallesinin Gani sokağında bulunan söz konusu evin bahçesine göç ettirmiş (!) Bu evin bahçesinde yer alan Behlül-i Dana Türbesi’nin açıklaması, tarihi gerçeklerle ve bilimsel yapıtlarla kıyaslandığında başka ne olabilir ki?

Yani, türbe; “genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin bulunduğu bir yapı” olduğuna göre, Behlül-i Dana’nın mezarı ne zaman veya nasıl Turgutlu’nun Subaşı mahallesinin Gani sokağındaki bu evin bahçesine geldi? O türbenin tarihte 805 yılında Bağdat’ta ölen bu kişiye ait olduğuna kim karar verdi ve bu kararı hangi kanıtlara, bilgi ve belgelere dayanarak verdi? Türklerin ilk kez 1442 yılından itibaren gelip yerleşmeye başladığı Turgutlu'ya, ancak 1940'lı yıllardan itibaren şekillenmeye başlayan Turgutlu'nun bu mahallesindeki bu eve, 800'lü yıllarda yaşayan bir şahıs nasıl gelip yerleşebilmiş olur?

Soruyu şöyle sormak da mümkün: Gani sokaktaki bu evin bahçesindeki bu türbenin mucidi olanlar her kim veya kimlerse, neyin peşindedirler ve hangi akla hizmet ediyorlar?

Bu konu, bazı çevrelerin Turgutlu’ya kendi zihniyetlerine göre kazandırmak veya yakıştırmak istedikleri o ilginç imaja doğru yol alınmasındaki örneklerden bir başkası sadece. Ama bir hayli katkısı da olmuş. Örneğin: Turgutlu Şoförler ve Otomobilciler Odası’nın 1997 yılında çıkardığı “Turgutlu Rehberi” adlı kitapçıkta da, “Evliyalar kenti olan Turgutlu’nun içi ve çevresi yatırlarla doludur. Hacı Zeynel Dede Horasan’dan gelip buralara yerleşmiş. İlçemizin kurulmasında önderlik yapmıştır” (4) şeklindeki cümle de, bunun bir yansıması ve kanıtıdır. Korkarım bu gidişle toplumumuz bir de “türbe toplumu” haline getirilecek.

Yararlanılan kaynak isimleri

1-Yankı Gazetesi - 7 Ağustos 2001 Sf: 5

2-Evliyalar Ansiklopedisi (Sabah Yayınları), Cilt: 4 Sf: 18

3-Evliyalar Ansiklopedisi (Sabah Yayınları), Cilt: 4 Sf: 18

4-Turgutlu Şoförler ve Otomobilciler Odası - Turgutlu Rehberi - 1997 Sf: 14

Kimilerinin de bu durumlardan kendilerine göre bazı faydalar çıkarmaya, hatta tüm bu uyduruk şeyler hakkında ayrıca kitaplar da yazarak, kamuoyuna sanki gerçekmiş diye yutturmaya çalıştığına ilişkin örnek ister misiniz? İşte bir kitap ve eleştirisi Tıklayınız  

Mayıs 2002


Yorumlar - Yorum Yaz