Bir kızım oldu.
Ay yüzlü bir çocuk.
Belki de bu yüzden anneler, dünyaya gözlerini açan çocuğunun gözlerinde “Tanrı”yı görür. Bebeğinin gülücüklerinde de melekleri.
Onların ilk adım atışlarıyla, köprüler kurulur uzak dünyalara. Sevgiler inşa edilir, dünya daha da güzelleşir, yeşillenir.
Çünkü çocuk; cennetin de anahtarı...
Bir kızım oldu. Nur yüzlü bir çocuk.
Hiç bilmesin istiyorum toplumdaki kirlenmişliği!
Hiç anlamasın istiyorum değerlerimizdeki yozlaşmayı, çürümüşlüğü!
Bir tutam sevdalı bulut takıp yakasına, kendi düşlerimi fısıldamak istiyorum kulağına!
Bir zamanlar, umudun o büyük serüveninde, belki de sizlerle birlikte paylaştığımız o tertemiz, müthiş, muazzam düşlerimizi! Nasıl da tapardık sevgiye, Tanrıymışçasına?
Şimdi geldiğimiz noktaya bakın:
Siyasetin ve toplumun kirlenmişliğinden söz ediyor herkes!
Oysa ne güzel düşlerimiz vardı geleceğe dair!
Ama daha baştan hüküm giymişti düşlerimiz bile!
Unutmuştuk ağlamayı, hatta gülmeyi de.
Belki de bundan dolayı, unuttuk bağışlamayı.
Öfkeliydik hepimiz de. Sonunda yenildik sevgiye!...
Bir kızım oldu. Güneş yüzlü bir çocuk!
Ona nasıl anlatabilirim bu dünyayı ne kadar kirlettiğimizi? Onlardan ödünç aldığımız dünyalarını kirlettiğimiz için bağışlanmayı nasıl isteyebilirim ondan? Toplumdaki kirlenmeyi, değerlerdeki çürümüşlüğü ona nasıl açıklayabilirim?
Bir bilse niçin sürekli aydınlık istediğimizi, temiz bir toplum, temiz bir dünya istediğimizi! Acaba anlayabilir mi beni?
Sadece bilmesini isterim ki; ben bulutlarla temizledim ellerimi.
Çocuklar, güneş yüzlü çocuklar kirletmesin diye ellerini!
Ona yanlış bir şey öğretirsem, güneş tükürsün yüzüme!
Bir kızım oldu. Güleç yüzlü bir çocuk.
Yakasına iliştirdim sevgiyi. Bayrağımız diye!
Açsın istedim yüreciğinin kapılarını ardına kadar, barışa ve kardeşliğe. Barınağımız diye!
Yıkalım diye gönüllerimizdeki idam sehpalarını.
Birer özgürlük meydanı kuralım diye beyinlerimizde...
Bir kızım oldu. Adı CEMRE.
Acaba bahar gelir mi onunla birlikte tüm dünyaya, tüm gönüllere?
Hoş geldin bebek! Yaşama sırası sende...