Castro: "Che gibi olsunlar"

Castro: "Che gibi olsunlar"
 

Çarpışırken ölen gerilla savaşçısının ölümü karşısında emperyalistler zafer şarkıları söylüyorlar; böylesine olağanüstü bir eylem adamını ortadan kaldırmalarını mümkün kılan tarih karşısında emperyalistler zafer şarkıları söylüyorlar. 

Ama emperyalistler, eylem adamı olma özelliğinin bu savaşçı kişiliğinin sayısız özelliklerinden yalnızca bir tanesi olduğunu ihtimal bilmiyorlar ya da bilmez görünüyorlar. 

Ve acıdan söz açıldığında bir eylem adamının kaybı kadar, bir ustanın kaybına da yakınıyoruz, böylesi bir zekânın kaybına yakınıyoruz, eşsiz bir insani duyarlılığın kaybına da yakınıyoruz. 

Öldüğünde ancak 39 yaşında olmasından büyük üzüntü duyuyoruz, kaybettiğimiz durmadan büyüyen bu deneyin, bu zekanın değerli ürünlerini düşündüğümüzde büyük üzüntü duyuyoruz.

Devrimci hareket için, bu kaybın büyüklüğünü anlıyoruz. Bununla birlikte, işte emperyalist düşmanın zayıf noktası budur: Fiziksel olarak insanın ortadan kaldırılmasıyla, bu insanın düşüncesini de ortadan kaldırdığını sanır, fiziksel olarak insanın ortadan kaldırılmasıyla, bu insanın erdemlerini de ortadan kaldırdığını sanır, fiziksel olarak insanın ortadan kaldırılmasıyla, bu insanın sunduğu ömeğin de ortadan kaldırıldığını sanır. Ve buna öylesine utanmazcasına inanıyorlar ki, çarpışmada ağır biçimde yaralanmış olmasından sonra, onu öldürdükleri koşulları, ki bunlar dünya kamuoyunca kabul edilmiştir, en doğal şey gibi, yayımlamakta hiç mi hiç duraksama göstermediler. İzledikleri bu yolun aşağılıklığı karşısında duraksamadılar, bu itirafın yetersizliği karşısında duraksamadılar. Ve zaptiyelerin bir hakkı olarak da, oligarşinin ve onun paralı askerlerinin bir hakkı olarak da, ağır biçimde yaralanmış bir devrimcinin öldürülmesini açığa vurdular.

Che bu kıta üstünde yaşayan sömürülenlerin ve ezilenlerin davasından başka bir davayı savunurken, başka çıkarları savunurken ölmedi. Che bu dünya üstünde yaşayan yoksulların ve zavallıların davasından başka bir davayı savunurken ölmedi. Düşmanları bile, hatta en azılı düşmanları bile, bu davayı savunurken gösterdiği örnek biçime ve fedakârlığa karşı çıkmaya cesaret edemiyorlar.

Ve tarih karşısında, onun gibi davranan insanlar, zavallıların davası için herşeyi yapan ve herşeyi veren insanlar her geçen gün sayıca artmakta, halkların yüreğinde her geçen gün daha derinlere girmekte; emperyalist düşmanlar daha şimdiden bunun farkına varmaya başlıyorlar ve onun ölümünün, kendisinin sunduğu örneği izlemeye kararlı sayısız insanın, kendisiyle eşit düzeye çıkmaya kararlı pek çok insanın fışkıracağı bir tohum olacağını anlamakta gecikmeyecekler.

Bu kıta üstündeki devrimci davanın bu darbenin üstesinden geleceğinden, bu kıtadaki devrimci davanın bu darbeyle yıkılmayacağından tümüyle eminiz.

Devrimci açıdan, halkımız açısından, Che’nin örneğini nasıl ele almalıyız? Onu kaybettiğimizi mi düşünüyoruz? Onun yeni yazılarını görmeyeceğimiz doğrudur, sesini duymayacağımız doğrudur. Ama Che dünyaya bir miras bıraktı, büyük bir miras bıraktı ve onu bu denli yakından tanımış olan bizler de, büyük bir ölçüde onun mirasçıları olabiliriz.

Bize devrimci düşüncesini miras bıraktı, devrimci er- demlerini miras bıraktı, kişiliğini, iradesini, direngenliğini, çalışma ruhunu miras bıraktı! Ve Che’nin örneği halkımız için bir model olmalıdır, Che’nin örneği halkımız için ideal bir model olmalıdır!

Devrimci savaşçılarımızı, militanlarımızı, insanlarımızı nasıl tasarladığımızı açıklamamız gerekirse, hiç duraksamadan, "Che gibi olsunlar!" demeliyiz. Çocuklarımızın nasıl eğitilmelerini istediğimizi açıklamamız gerekirse hiç duraksamadan, Che gibi olsunlar demeliyiz. Bir insan modeli, bu dünyada olmayan bir insan modeli, geleceğe ait olan bir insan modeli istersek, davranışında hiçbir leke olmayan bu modelin Che olduğunu tüm yüreğimle söylerim! Çocuklarımızın nasıl eğitilmelerini istediğimizi açıklamamız gerekirse, tüm yılmaz devrimci yüreğimizle, Che gibi olmalarını isteriz! demeliyiz.

 

Che yalnızca bizim halkımız için değil, ama Latin Amerika’daki her bir halk için de bir insan modeline dönüştü. Devrimci çilekeşliği, devrimci fedakârlık ruhunu, devrimci savaşkanlığı, devrimci çalışma ruhunu en yüksek düzeye çıkardı, ve Marksizm-Leninizm’in düşüncelerini en taze, en katıksız, en devrimci anlatımlarına yakınlaştırdı.

Böylelikle, çeşitli çarpışmalarda yaralandı ve kanı bu toprağa aktı; sömürülenlerin ve ezilenlerin, yoksulların ve zavallıların kurtuluşu için Bolivya’da aktı kanı. Bu kan bütün ezilenlerin, bütün sömürülenlerin adına aktı; bu kan, bütün Amerikalı halkların adına aktı, Vietnam adına aktı, çünkü oligarşilere karşı, emperyalizme karşı mücadele ederken, Vietnam’la büyük bir dayanışma içinde bulunduğunu dile getirdiğini biliyordu!

İşte bunun içindir ki, bu geceden sonra, bu etkileyici törenden sonra, büyüklüğüne, disiplinine, bağlılığına inanılamayan bu halkın ne denli duygulu olduğunu kanıtlayan, bu halkın ne denli minnettar olduğunu kanıtlayan, bu halkın çarpışmada ölen yiğitlerin anısına ne denli saygı gösterdiğini kanıtlayan, kendisine hizmet edenlere bu halkın ne denli minnettar olduğunu kanıtlayan, bu halkın devrimci ilkeleri ve devrimci bayrakları hep daha yükseklerde taşıdığını ve taşıyacağını kanıtlayan bu görkemli saygı gösterisinden sonra, bu gün, anma töreninin şu anlarında, gelecek konusunda iyimser düşünceler besliyoruz, halkların kesin zaferi konusunda mutlak bir iyimserlik besliyoruz. 

Che'ye ve onunla birlikte çarpışıp, onunla birlikte ölen kahramanlara şunu söylüyoruz:
Hasta la victoria siempre! (Daima zafere doğru!)
Ya Vatan Ya ölüm!
Yeneceğiz!"

(Devrim Alanı, Havana, 18 Ekim 1967)     

 Sonraki sayfa: Hakkında söylenenler    

Yorumlar - Yorum Yaz