| | | | | | | | | | | | | | | | | Makale türünden eleştirel yazılarımda olsun, gerekse edebi nitelikteki yazılarımda olsun, temel dayanağım ve hareket noktam ile vermeye çalıştığım mesaj, daima genel doğrular ve evrensel değerler oluyor. Genel doğrular çerçevesinde bir yaklaşım ortaya konulduğunda ve makale eleştiri çerçevesinde anlam taşıdığında, alınan tepkiler daima değişir. Evrensel değerleri kılavuz alıp, herhangi bir durum ya da olgu üzerinde genel doğruları ortaya koyarak yazarsanız, mutlaka birileri kalkıp üstüne alınabilir. Söyleyebileceğim tek şey; genel doğru veya yaşamda var olması gereken değer diye ortaya koyduğum tezlerin yanlış olup olmadığı yönünde bir tartışma yapılabileceği.
Düşünce özgürlüğünü savunan biriyim ve herkesin aynı şekilde düşünmek zorunda olmadığını, yaşamda herkesin farklı değerlerle bir arada yaşadığını da biliyorum. Benim tezim yanında anti-tezi de bilmek isterim. Bir konu hakkında ancak tez ve anti-tez buluşmasıyla senteze varılabileceğine inanıyorum. Senteze varılmasını engelleyen tek olgunun ise, sadece ön yargılar olduğunu savunuyorum. Toplumun bu denli paramparça oluşu, bir konu etrafında tek bir yumruk gibi birleşememesi, farklı değerlere sahip oluşu ve farklı değer yargılarına sahip kitlelerin aynı topraklar üzerinde birbirleriyle ölümüne varan çatışma içine girmesini de işte bu önyargılara dayandırıyorum.
Bana göre, yaşamdaki herşey sadece bir değerler çatışmasıdır özünde... Benim öğretmenim de hayat oldu. Yaşamınızı yeryüzünün en büyük kitaplığında da geçirseniz, dünyanın bütün kitaplarını da okusanız, yine de öğrenmeniz gereken hala pek çok şey olduğunu görürsünüz. Hayat durağan değildir çünkü. Bu nedenle diyebilirim ki; en iyi öğretmen, hayatın kendisidir. Ama hayatın iyi bir öğrencisi olmak da önemli...
İnsanı iyi anlamak ve tanıyabilmek gerekir. Hiç kimse, "herşeyin en iyisini ve en doğrusunu bir tek ben bilirim" gibi hastalıklı bir kibirin pençesine düşmemeli. Her insanda mutlaka öğrenilecek bir şey bulunur. Unutmamalı ki; kitaplar yazan da, hayatı ve tarihi değiştirip şekillendiren de yine insanın kendisidir. Akıl akıldan her zaman üstündür. Bu nedenle hiç kimse kendisini dünyanın en akıllısı zannedecek bir zayıflık içine düşmemeli... Hacı Bektaş Veli'nin dediği gibi, benim için de "hayatta okuduğum en büyük kitap, insanın kendisi" oluyor diyebilirim. Bu kitapların en son sayfasında ise, kimi zaman sesli, kimi zaman sessiz, en son söz mutlaka şöyle der: "HAYAT, DERS ALMAK İÇİNDİR!" | | | | | | | | | | | | | | | | |
|