Sülfürik asit nasıl bir tehdit?

 

 Sülfürik Asit de Kanser Yapan Bir Maddedir

 
Avrupa Birliği İş Sağlığı ve Emniyeti Haberleri
Avrupa Birliği Haberleri-Aralık 1998
 

Milletlerarası Kanser Araştırma Örgütü (IARC), Avrupa’da bulunan çok saygı değer bir milletlerarası bilim kuruluşudur. Bu kuruluş sülfürik asit dumanlarının insanlarda kanser yaptığı kararına varmıştır. Bu karar sülfürik asit dumanlarına çeşitli endüstrilerde maruz kalmış işçilerle ilgili araştırmalar sonucunda verilmiştir.

Sülfürik asitle ilgili işler yapan işçilerde akciğer ve burun kanserlerinin arttığı görülmüştür.
Springer Berlin tarafından Heidelberg'de yayınlanan İş ve Çevre Sağlığı dergisinde 1988 yılında bile Sülfürik asit fabrikalarında çalışan işçilerde görülen kanser hastalıkları ve ölümleri konusunda yazılar yazılmaktaydı.

Yıl 2007... Turgutlu gibi halkımızın yoğun olduğu, bağlık bahçelik bir tarım bölgesinde emsali az görülecek büyüklükte bir sülfürik asit fabrikası kurulmaya çalışılıyor, hem de Çinliler tarafından, ÇED raporu dahil hiçbir yerde hiçbir kimse yukarda bahsedilen tehlikelerden söz etmiyor.

Cüretkârlık ve halkımıza saygısızlık bununla da kalmıyor.YASED tarafından şubat ayında düzenlenen "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" konferansına katılan European Nickel'in yöneticilerinden, eski İngiliz büyük elçilisi Sir David Logan, verilen akşam yemeği sırasında yarım yamalak Türkçesi ile Devlet Bakanı Ali Babacan'a bir mektup uzatıp Başbakan Tayyib Erdoğan’dan bir randevu almayı başarıyor.

Bunu takiben European Nickel'in sorumlu yöneticisi Simon Purkiss, "Çevreye zararı olmayan temiz bir teknoloji kullanacağız" diyerek Başbakan Erdoğan’dan destek istiyor. Büyük bir ihtimalle bu destek, şu anda bu katliamı durdurulan son engel olan Devlet Ormanı’ndaki 2 milyona yakın ağacın kesilmesi ile ilgilidir.

 

TURGUTLU'DA NASIL BİR SÜLFÜRİK ASİT FABRİKASI TESİSİ DÜŞÜNÜLÜYOR?

 
 Şaibeli olarak verildiği şüpheleri içeren ÇED raporuna göre, Turgutlu’daki günde 3000 tonluk kapasiteye sahip bir asit tesisi kurulacak. Bu da 10 tonluk 300 kamyon dolu asit eder. 15 yıl boyunca her gün bu kadar asit inşa edilecek liç sahasına yığılı cevherin üzerine serpilecek.

Yılda 1 milyon ton asit üretecek bu tesis, tek başına Türkiye’de şu anda asit üreten bütün fabrikaların toplam üretiminden çok asit üretecek. Dünyada bu kapasitede asit üreten çok az fabrika vardır. O zaman daha açık bir deyimle şunu söyleyebiliriz: Dünyanın en büyük asit fabrikalarından biri Turgutlu Çaldağı'na kurulacaktır! Bu da bir başka korkunç gerçeği yansıtıyor: Çünkü bu büyüklükte, dünyanın en büyük asit fabrikası olabilecek kapasitede üretim yapma potansiyeline sahip asit fabrikaları, uluslararası standartlara göre ancak çöllük arazilerde kurulabilir, Gediz havzası gibi bereketli tarım bölgesinin göbeğine kurulamaz. Hayal gücünüzü harekete geçirelim: Düşünebiliyor musunuz, dünyanın en büyük asit fabrikalarından ikincisi, dünyanın en verimli tarım bölgelerinden Gediz havzasının göbeğine kurulacak? Peki, dünyanın en büyük diğer asit fabrikası nerede? Arizona'da, ama orası da bir çöllük arazi... 

 
KÜKÜRTDİOKSİT NELER YAPAR?

Sülfürik asidi elde etmek için her gün yaklaşık 100 tane 10 tonluk kamyon dolusu kükürt yakılacak. Kükürt yakılınca kükürt dioksit diye bir gaz çıkar.

 
KÜKÜRTDİOKSİT ÇEVREYİ VE INSAN SAĞLIĞINI NASIL ETKİLER?
 

Kükürt dioksitin çevreye ve insana sağlığına zararları son 50 yıldır bilinmektedir. 
Prof. Dr. Nusret Fişek'in bir yazısında konusu geçen Londra olayı eskilerden bir örnektir.
Londra olayı, 1952 Aralık ayında olmuştur. Haftalık beklenen ölüm sayısı 887 iken aşırı kirlenmeyi izleyen haftada ölüm sayısı 2484’e yükselmiştir. Ölüm nedeni havada sülfür dioksit yoğunluğunun artmasıdır. Bu tip hava kirlenmesinden özellikle bronşit, amfizem gibi kronik obstrüktif akciğer hastalıkları olanlar fazla etkilenmektedir.
Kükürt oksitlerin en önemli çevre zararı yarattıkları ASİT YAĞMURU şeklinde olmaktadır.

 
ASİT YAĞMURU: GÜNÜMÜZÜN DÜNYA FELAKETİ
 

Çaldağı'nda 1 milyona yakınağaç kesilip madene yer açılırsa, geri kalan ağaçları da ormanın ortasında inşa edilecek olan sülfürik asit fabrikasının yaratacağı asit yağmuru öldürür.
1989’a değin Almanya’daki ormanların yüzde 52’sinin Asit yağmuru sebebiyle hasta olduğu belirlenmişti.

 
ASİT YAĞMURU NEDİR?
 

Asit yağmuru esas olarak sülfürik asit fabrikası gibi sanayi tesislerinden ve konutların kükürtlü yakıtlarla ısıtılmasından kaynaklanan; kükürt ve azot oksitleri içeren asit çökelmesidir. 2 ile 7 gün arasında havada asılı kalabilen bu kirleticiler atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir.

Bu kirleticiler, atmosferdeki su damlaları ve diğer bilişenlerle tepkimeye girerek sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden olmaktadır. Kükürdün yanması sonucu havaya karışan kükürt dioksit gibi  gazlar atmosferde asit oluşumuna neden olmakta ve bunların yeryüzüne ulaşması ile asit yağmurları oluşturmaktadır. Bunların yeryüzüne dönüşleri kuru ve yaş asit depolanması sonucu oluşur.

Hava kirleticilerinin en yaygın olanı kükürt dioksittir. Her yıl tonlarca SO2 çeşitli kaynaklardan yayılarak atmosfere karışmaktadır. Bu emisyonların en önemli bölümünü sülfürik asit fabrikaları ve elektrik üretmek amacıyla çok büyük miktarlarda katı ve sıvı yakıtlar yakan termik santrallerden oluşmaktadır.
 

 
ASİT YAĞMURUNUN OLUŞUMU
 

Havaya karışan, kükürt dioksit, azot oksit gibi kirleticiler, atmosferde çeşitli kimyasal reaksiyonlara uğrayarak zamanla çok uzaklara taşınabilmektedir. Bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bilişenlerle tepkimeye girerek sülfüroz asit (HSO), sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) oluşumuna neden olmaktadır.

Bu maddeler yağmur suyuna karışarak asit yağmurunu oluştururlar.

 
ASİT YAĞMURUNUN İNSANA ETKİLERİ NELER?
 

Yaş ve kuru çökelme sonucunda atmosferden yeryüzüne geçen sülfat, nitrat gibi toksik metallerin, kırsal bölgelerde toprağın ve göllerin asitleşmesine neden olan ve kentlerde ise insan sağlığını doğrudan etkileyebilecek düzeylere erişmelerinin yanında, toprağa çökelmeleri sonucunda da insanların, özellikle çocukların sağlığını dolaylı olarak etkilediği bugün artık bilinmektedir.
     
Özellikle çocuklarda solunum yolu enfeksiyonu başta olmak üzere çeşitli  iltihaplanmalar ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Hava kirliliği olmayan yerlerle karşılaştırıldığında, hava kirliliği olan bir yerde iki kat daha fazla insan kronik bronşitten  şikayet  etmektedir.

 
ASİT YAĞMURUNUN DOĞAYA ETKİLERİ NELER?
 

Sülfürik asit tesisleri de bolca ortaya çıkan kükürt dioksitin yarattığı asit yağmuru özellikle bitki örtüsüne zarar veriyor. Asit yağmuru,başka etmenlerin yanı sıra ormanların ölmesine de neden oluyor. İsveç’te ise asit yağmuru nedeniyle 18 bin göl zarar görmüştür, 4 bin göl ise artık ölü sayılmaktadır.

Asit yağmurunun tarıma, dolayısıyla da yiyecek maddesi üretimine yapacağı etkinin felaket düzeyinde olacağı açıktır. Bu durum, Turgutlu'da bugünkü tarım alanlarının daha baska bölgelere kaymasına da yol açabilir.
 

 
ASİT YAĞMURUNA YAKINDAN BİR ÖRNEK
 

Muğla'nın Yatağan ilçesinde termik santralden kaynaklanan hava kirliliği sürerken, ilçe halkı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na dilekçe göndererek, "Ölüyoruz, bu çevre cinayetine son verin" çağrısında bulundu.

YAÇEV Komitesi, bakanlığa gönderdiği yazıda yaklaşık 50 bin kişinin, asit yağmurları altında kaldığını belirterek, "Hangi üstün kamu yararı ilkesi 23 yıl boyunca 50 bin kişinin, asit yağmuru, partikül madde, toz, radyoaktivite ve gaz kirliliğine maruz kalmasını haklı gösterebilir?" diye sordu.

Bakanlar Kurulu'nun kapatma kararını uygulamadığına da dikkat çeken Komite, "Yöre halkı kansere yakalanacağı günü bekliyor. İlçemizde hemen her evden kanserden ölen ve kanser hastalığından tedavi görenler var. Üst solunum yolları hastalıklarına yakalanmayan yok denilecek kadar az. Ölüyoruz" ifadelerini kullandı. 

Santrali işleten şirkete para cezası 20 Aralık 2006'da havaya salınan kükürtdioksit oranlarının Çevre ve Orman Bakanlığı'nca belirlenen limitlerin üzerine çıkması üzerine, Yatağan Termik Santrali'ni işleten şirkete 288 bin YTL ceza uygulanmıştı. 30 Aralık'ta da Yatağan'da kükürtdioksit oranının kritik değerlere ulaşması nedeniyle Yatağan Termik Santrali'nin iki ünitesi devre dışı bırakılmıştı. Yatağan'daki kükürtdioksit gazı kömürün içide az miktarda olan kükürtün yanmasıyla ortaya çıkıyor. Yine de yaptığı tahribat ortada.

Turgutlu'da inşaası düşünülen sülfürik asit fabrikasında madenin ömrü boyunca yakılacak milyonlarca ton saf kükürtün yanmasıyla ortaya çıkabilecek zarar her türlü tahminin üzerinde olacaktır. 

Bu konularda çeşitli devlet kuruluşlarımızın bazı fikirleri aşağıda verilmiştir.

 

T.C Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Atlası Sayfa 182

Asit Yağmurları
1970’li yıllarda birçok sanayileşmiş ülkede kentsel sınaî hava kirleticilerin kontrolüne ilişkin tedbirlerin alınmasıyla, hava kirlenmesi azaltılmış olmakla birlikte, yüksek bacalar veya tedbir alınmamış kirleticilerin ayrıca sınır ötesinde etkiler yaratmasına sebep olmuştur. Bu kirlilikler çok uzun mesafelere atmosferik şartlara bağlı olarak taşınmakta göllere, topraklara, bitki ve hayvan topluluklarına zarar vermektedir.

Böylelikle kirlilik sınır ötesi bir hal almaktadır. Neticede oluşan kirleticiler sülfürik ve nitrik asitler, amonyum tuzlarıdır. Bu maddeler ayrıca metalik yüzeyleri, binaları, taşıt araçlarını da etkilemektedir.

Topraktaki asitleşme ile birlikte havadan gelen asitleşme etkisi bitki örtüsünü olumsuz olarak etkilemekte ve bazı bitki türlerinin tamamen yok olmasına sebep olmaktadır.


Kentsel Hava Kirliliği
1960’lı yılların başından itibaren dünyanın her tarafında görülen hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme, ısınma, trafik, sınaî faaliyetler ve buna bağlı elektrik üretimi için artan bir yakıt tüketimini de beraberinde getirmiştir.

Fosil yakıt emisyonları arasında Sülfür oksitler, NOx, CO2 ve çeşitli organik bileşikler, kurum ve partikül maddeler sayılabilir.


T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığının Diyanet Dergisi-Sayı 126

Hava Kirliliği
 
Hava, dünyayı canlıların yaşamasına uygun hale getiren, dünyayı çevreleyen atmosferdir. Canlıların yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan solunum, sindirim, fotosentez gibi süreçlerin temel kaynağı havadır. Hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme sonucunda atmosfere bırakılan kirleticiler, zaman içinde belli oranlara ulaşmakta ve havanın doğal yapısını değiştirmekte, yani havayı kirletmektedir. Hava içindeki zararlı maddelerin yoğunlaşması ile hava, insan ve insanın doğal ve yapay çevresi üzerinde olumsuz etkiler yapmaya başlamaktadır. Belli bir kaynaktan atmosfere bırakılan kirleticilerin, havanın doğal bileşimini bozarak, onu canlılara ve eşyaya zarar verecek bir yapıya dönüştürmesine hava kirliliği denmektedir. Hava kirleticileri, havanın doğal bileşimini değiştiren is, duman, toz, gaz, buhar ve aerosol durumundaki kimyasal maddelerdir. Bunların havadaki miktarlarının belirli ölçülerin üstüne çıkması, hava kirliliğine yol açmaktadır. 

Doğaya Etkileri
Hava kirliliğiyle değişime uğrayan atmosfer şartları, iklimi etkilemektedir. Kentlerin üzerinde oluşan kirli hava katmanı, morötesi (ultraviole) ışınlarının kaybına, dolayısıyla gün ışığının azalmasına neden olmaktadır. Bu tür olumsuz gelişmeler, hava kirliliğinin doğal iklim dengesi üzerinde oluşturduğu bozulmaları göstermektedir. 

Hava kirliliği, hayvan türleri üzerinde de olumsuz etkilerde bulunmaktadır. İnsanlarda solunum yoluna bağlı olarak ortaya çıkan zararlı etkilerin pek çoğuna hayvanlarda da rastlanmaktadır. Hava kirleticilerin bitki ve ağaçlar üzerine olan zararlı etkileri genelde yapraklar üzerinde olmaktadır. Asit Yağmuru biçiminde toprağa ulaşan kirleticiler, bitki dokusunu bozmakta, toprağın verimliliğini azaltmakta, tarımsal üretimin düşmesine yol açmaktadır. 

Hava kirliliği, yapıların taş ve metal kısımlarına ve makinelere da zarar vermektedir. Kükürt içerikli yakıtların yakılması sonucunda oluşan ya da kimyasal endüstri kuruluşlarından yayılan kükürt oksitler atmosferdeki nem ile birleşerek sülfürik aside dönüşmekte ve eşyanın bozulmasına, ömrünün kısalmasına sebep olmaktadır.(14)
 

T.C Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü

ÇED Rehberi-Termik Enerji Santralleri

İşletme Aşamasındaki Olası Etkiler

İşletme aşamasındaki olası çevresel etkiler esas itibariyle kullanılan yakıta ve enerji üretim sistemine bağlıdır. Ülkemizin sahip olduğu en bol fosil yakıt, düşük-kaliteli ve yüksek derecede kirlenmeye yol açan linyittir. Bu tür kömürün kullanımı çok yüksek miktarlarda kükürt dioksit), azot oksitler (NO), karbon monoksit (CO), ozon, hidrokarbonlar, partikül madde (PM) ve kül oluşturmaktadır.

Kükürt dioksit ve NOx gazları asit yağmurlarının oluşumundan birinci derecede sorumludurlar. Bacalardan atılan kükürt ve azot oksitler, hakim rüzgârlarla ortalama 2–7 gün içerisinde atmosfere taşınırlar. Bu süre içinde bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bileşenlerle tepkimeye girerek sülfürik asit ve nitrik asit oluştururlar.

 

  Mutlaka okuyun: Nasıl bir çevre felaketi bizleri bekliyor?

 
  
 

 
 Gediz Vadisi'nin yok edilmesine izin vermeyin!  



0 Yorum - Yorum Yaz