Dünyayı güldüren adam: Nasrettin Hoca


Dünyayı güldüren adam

NASRETTİN HOCA


Nasrettin Hoca

O, dünyayı güldüren adam.
O, Nasrettin Hoca!
O, bir halk filozofu!

Bu yıl onun adına düzenlenen şenlikler, Nasrettin Hoca Şenlikleri başladı... Şenlikteki slogan ise: "Nasrettin Hoca 800 yaşında!" Ve 2002 yılının da "Nasrettin Hoca Yılı" ilan edilmesi istenmişti.

Demek ki ölmemiş, Nasrettin Hoca hâlâ yaşıyor içimizde.

Ben de yazılarıma fıkralarıyla konuk ettim Nasrettin Hoca'yı zaman zaman. Bu kez ise, daha farklı olarak yaptığım bazı incelemeler ışığında asıl bilinmesi gereken gerçek kimliği, tarihimizdeki asıl yeri ve rolü ile birlikte anmak istiyorum.

Yörüklerin eski bir sözü vardır:
“Büyük adamın mezarı olmaz” derler...
Bu söz neresinden bakarsanız bakın gerçekten de çok anlamlı.  
Yine yörüklerin bir başka sözü daha var:
“Büyük adamın mezarı çok olur” derler.
Bu söz de gerçekten çok güzel bir anlam veriyor.

Buradaki her iki söz de, ilk bakışta birbiriyle çelişir gibi görünse de, söz konusu olan Nasrettin Hoca olunca, aslında aynı anlamı taşıyan sözler olarak önem kazanıyor. Çünkü, Nasrettin Hoca’nın doğum ve ölüm tarihi ve aslen nereli olduğu konusunda çok değişik söylentiler var.

Gerçekte nerede yaşadığına ilişkin de birbirinden farklı düşünceler var. Asıl mezarının nerede olduğuna ilişkin de çok değişik söylentiler duyulur. Ama Akşehir’de çok sonraları adına kurulan türbe dolayısıyla, bugün Akşehirli olduğu ve mezarının da Akşehir’de bulunduğu kabul ediliyor.

Nasrettin Hoca’nın doğumu, ölümü, memleketi vs. gibi tam bir netlik taşımayan ayrıntılarla uğraşmamak en doğrusu belki de. Bu konularda kesin bilgiler yok çünkü. Doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmese de, 13. yüzyılda yaşadığı söyleniyor. Hatta bazı Batılı kaynaklar, onun hiç yaşamadığını ve sadece halk tarafından uydurulan bir efsane olduğunu ileri sürüyor. Bu nedenle bu polemiğe girmemek en doğru yaklaşım. Bence asıl önemlisi ise; Nasrettin Hoca’nın felsefesi, öğreticisi ve temsil ettiği sembol kişilik. Bu yazıyı kaleme almamın asıl nedeni de bu.

Yani biz bu tarihi kişiliği hep fıkracı bir kişi olarak biliriz. Öyle sanmışız ya da bize hep öyle anlatmışlar. Bu yüzden olsa gerek, bir Nasrettin Hoca fıkrası duyduğumuzda mutlaka bu fıkraya gülmemiz gerektiği gibi bir şartlanmamız olmuş. Ama düşünmemiz gerektiğini çok fazla ayırt edememişiz. İşte bu ayrıntı çok önemli. Neden mi?

Bindiği dalı kesen Nasrettin Hoca

Bugün Temel ile Dursun adının geçtiği Karadeniz veya Laz fıkralarına ve Kemal Sunal’a da gülüyoruz çünkü. Bu durumda eğer Nasrettin Hoca’nın gerçek kimliğini anlayamazsak, Nasrettin Hoca’yı Temel ve Kemal Sunal’la aynı yere koymuş oluruz... O zaman da Nasrettin Hoca’nın yaklaşık 800 yıldır hala neden ölmediğini, neden ölümsüzleştiğini anlayamayız.

İşte, yukarıda örneklediğim “büyük adamın mezarı” şeklindeki sözlerin anlamı da burada yatıyor. Çünkü ölümsüz insanların mezarı olmaz. Onların yattığı yerler bizim yüreklerimizdir. Bizim yüreklerimiz, yattıkları bu yer yaşatır onları. Milyonlarca insanın yürekleri. Ve işte bu yüzden, büyük adamların mezarları bu kadar çoktur.


  Sonraki yazı çin tıklayınız: Bir halk filozofu Nasrettin Hoca


Yorumlar - Yorum Yaz