Sürü geriye döndü mü, it başta kalırmış | |||
Aydoğan Yavaşlı | |||
İki gündür yazıp duruyor gazeteler: "Kütüphaneler Haftası etkinlikleri için Kdz. Ereğli`sine Ezgi Kitabevinin çağrılısı olarak giden yazar Aydoğan Yavaşlı ile Cihan Demirci`den sabıka kaydı istendi" diye… İsteyen kim? İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü makamını işgal eden Turan AKPınar isimli, meslekte 15. yılını sürdüren genç bir öğretmen… `Öğretmen` sözcüğünü içim yanarak yazdığımı bilmenizi isterim. Çünkü gerçek öğretmenin ne olduğunu tabii ki Müdür beyden çok daha iyi bilirim. Çünkü sürdürseydim, bugün meslekte 31. yılımı yaşıyor olacaktım. Yani Müdür beyin iki katından bile fazla! Neyse, bunlar ölçü değil. Önemli olan, Müdür beyin güya yasalardan, yönetmeliklerden yana imiş gibi bir tavır takınarak yaptığı kitap ve kültür düşmanlığıdır. Olayı bire bir yaşadığım için benden duyun. 27 Mart pazartesi sabahı sayın Müdür`ün makamına Ezgi Kitabevi'nin sahibiyle birlikte gittim. Amacım(ız), bir nezaket ziyaretiydi. Nitekim, Müdür`ün odasına girer girmez kendisini selamladım ve kendimi tanıttım; emekli bir öğretmen olduğumu, İzmir`den geldiğimi filan söyledim. Çay söyledi. İçtik. Hafta nedeniyle önceden belirlenen okullarda söyleşi yapacağımı söyleyince, Müdür birden celallendi: `Fakat bu, bir tür ticari faaliyettir!` Okullara sustalı, kelebek, muşta, kurusıkı giriyor; fındık fıstık gibi satılıyor; o ticaret değil de, bu ticaret!.. Sonracığıma efendim, laf döndü dolaştı, bana `Sabıka kaydınız var mı Hocam?` diye sormaz mı!? Ben de haklı olarak, `Benden sabıka kaydı isteyenlerin önce kendi sabıka kayıtlarını önüme koymaları gerekir!` dedim. İşte o zaman ip koptu. `Size izin vermiyorum Hocam!` dedi. `Bu saatten sonra benim de zaten böyle bir beklentim yok!` dedim ve kalkıp ayrıldım. Tabii bu saçmalık böyle yaşanıp kalamazdı. Kitabevi sahibine hemen bir basın toplantısı yapmamız gerektiğini söyledim. O günün akşamında mizah yazarı ve karikatürist arkadaşım Cihan Demirci de geldi. Durumu birlikte değerlendirdik. Salı günü oradaki yerel basına açıklama yaptık. Çarşamba günü de ilçeden ayrıldık. Gerisini bilen biliyor: Hemen hemen bütün gazeteler bu saçmalığı ele aldı. İşte faşizmin bu ülkeyi getirdiği yer! İşte kitap ve kültür düşmanlığının vardığı son durak! Türkiye bu kafayla mı girecek AB`ye? Kütüphaneler Haftası'nda yazarlara, kitaplara yasak koyarak mı? Okullarda giderek artan şiddet olaylarını görmezden gelerek mi? Hadi canım, güldürmeyin adamı… Bu ülkenin ulusal eğitiminden sorumlu kişiler bile kitaptan korkuyorsa… Bunca yıllık eğitimci bir yazardan sabıka kaydı istiyorsa… O-ha yani, çüşşşş!... Demek ki doğru: Sürü geriye döndü mü, it başta kalırmış. | |||