20. Yüzyıl: Devrimler Çağı |
| ||||
Emperyalizm ve dünyanın emperyalist paylaşımı | ||||
19. yüzyılın ortalarında gelişmeye başlayan sanayi devrimi, gelişmiş bazı sanayi devlerini bu yüzyılın sonuna doğru kapitalizmin bir üst aşaması olan emperyalizm (sömürgecilik) ile bir "sömürgecilik politikası" izlenmesi çizgisinde buluşturuyordu. Emperyalizm, doğası gereği dünyayı veya diğer geri kalan bölgeleri sömürü alanı, bir pazar olarak görüyordu. Sanayileşmemiş, az gelişmiş veya geri kalmış ülkeler, emperyalizm tarafından sömürgeci politikalarının hayata geçirilebilmesi için uygun bir zemin olması dolayısıyla bu dünya pazarının emperyalistler arasında paylaşılması da gündeme gelecekti. Emperyalist ülkeler arasındaki bu rekabet, 20. yüzyıla girerken insanlığı emperyalistler arası pazar paylaşım savaşı ya da dünyanın emperyalistler ülkeler arasındaki paylaşımı demek olan 1. Dünya Savaşı ile tanıştırıyordu. | ||||
1. Dünya Savaşı ve Ulusallaşma süreci | ||||
Ama bir başka gelişme daha vardı ki, bu da 700 yıl boyunca dünyada hüküm süren, Büyük Roma İmparatorluğu'ndan sonra dünyada en geniş coğrafyaya yayılmış bir egemenlik olan Osmanlı İmparatorluğu'nun, giderek küçülüp bir devlet halinde kalışı ve sonunda çöküş sürecine girişiydi. Dünyada dengeleri kendi lehine değiştirme amacındaki emperyalizm için bu da kaçırılmaması ve mutlaka yararlanılması gereken bir fırsattı. Emperyalistler arası pazar paylaşımı demek olan 1. Dünya Savaşı, işte bu nedenlerle bir süre önce sona eren Balkan Savaşları'nın hemen ardından, Balkanlarda tezgahlanan bir suikast senaryosuyla ilk kıvılcım çakılarak başlatıldı. Dünyanın az gelişmiş ve geri kalmış ülkelerini kendi egemenlikleri altına alacakları birer sömürü alanı veya pazar gibi gören emperyalizm için, bu süreçte ortaya çıkan klasik sömürü yöntemi; bu ülkeleri işgal ederek egemenliği altına almak şeklindeydi. Ancak bu yöntem, işgal altına alınan ülkelerde boyunduruk altında yaşamaya karşı bir direniş, bağımsızlık ve özgürlük için bir başkaldırıya dönüştü. Emperyalist işgale karşı ülkelerin verdiği bağımsızlık savaşı, çağa "ulusal kurtuluş savaşları"nın damgasını vurmasına neden oldu. Bu nedenle de 20. yüzyıla girilirken, bağımsızlık savaşları bir anlamda Balkan Savaşları'nın bir karakteristiği olan "ulusallaşma" veya "uluslaşma" sürecinin de devamı oldu. | ||||
Bolşevik Devrim ve Sosyalizmin inşası | ||||
| ||||
Ulusal Kurtuluş Savaşları Dönemi | ||||
Ama emperyalizmin bu aşamasında bir başka uyanış daha ortaya çıkıyordu: Emperyalizmin bu gözü dönmüşlüğüne karşı verilen mücadeleler, Rusya'daki devrim rüzgarının yarattığı bir moralle, ilk aşamada "ulusal kurtuluş savaşları" olarak döneme damgasını vuracaktı. 1. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yıkılmasının ardından emperyalist devletler tarafından işgal altına alınan Anadolu'da, Mustafa Kemal'in önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı, tarihe "emperyalizme karşı verilen ilk kurtuluş savaşı" olarak geçecekti. | ||||
| ||||
Ulusal Demokratik Devrimler dönemi | ||||
Rusya'da Lenin'in liderliğindeki Bolşevik iktidarın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği adıyla emperyalist-kapitalist sistemin alternatifi olacak Sosyalizmi kurması, ezilen ulusların ve halkların ezilen sınıflarında bir "uyanış" oluşturmuş, sosyalizm yığınların gözünde giderek bir "seçenek" halini almaya başlamıştı. Sosyalizm, bir süre sonra da ezilen halkların kurtuluş mücadelesinin önderliğini yapabilecek bir ideoloji de olmaya başlayacaktı. Bu nedenle, bir süre sonra Çin'de Mao Zedung önderliğinde verilen anti-emperyalist mücadele ile "ulusal kurtuluş savaşları" yeni bir nitelik daha kazanacak ve "ulusal demokratik devrimler" dönemi başlayacaktı. Bunu Vietnam'da Ho Şi Mingh önderliğinde başlamış olan ve halen devam eden ulusal kurtuluş savaşının da bu niteliği kazanması izleyecekti. Çin Halk Cumhuriyeti'nin de devrimle birlikte sosyalizmi inşa etmeye başlaması, bu kez de dünyayı gelecekte yeni bir süreçle daha tanışacaktı: Sosyalist Devrimler Dönemi. | ||||
| ||||