Kar geliyor!

Kar geliyor!

Kar geliyor!
Balkanlardaki alçak basıncın etkisiyle memleketimize kar geliyor.
Atlantik kıyılarından başlıyor önce… Orta Avrupa’yı aşıyor.., Adriyatik’e dayanıyor… Balkanları geçiyor… Ve memleketimize kar geliyor… Önce Trakya, Anadolu, Ege derken, Anadolu’nun tümü karlar altında kalacak. Doğanın bu mucize beyazlığından her yer nasibini alıyor…

Yeni yıla merhaba derken, doğa da tüm memlekete bembeyaz bir örtü yayarak kendi dilinde bizlere sanki birşeyler söylemeye çalışıyormuş gibi: “Bunca kirliliği ben bile temizleyemem” demek istercesine… “Sizin siyasetinizin ve siyasetçilerinizin yapamadığını, asla yapmak istemediğini ben mi yapmalıyım?” diye sorarcasına… Ve belki de, “sizin neden olduğunuz bütün yangınları ben söndüremem” dercesine!

Kar geliyor!
Memleketimin dağlarını, kentlerin sokaklarını, üniversitelerin kapılarını doğanın bembeyaz mucizesi olan karın o dingin ve uysal beyazlığı kaplayacak. Karın bembeyazlığı, arı kovanlarına çomak sokanların o çok gürültülü alçakça yaygaralarını, çomak sokulan arı kovanlarının dehşet verici görüntülerini de örtmek isteyen bir örtü gibi yayılıyor toprağa… Egemenlerin yarattığı kara ateşlerin, kahpe savaşların yarattığı acı tabloların da üstünü örtmek isteyerek, toprağa kendisinin eğemenliğini anlatır gibi… Yaşama doğanın egemen olduğunu söylemek istercesine, vicdansızların yarattıkları dehşeti, zulmü ve acıları yargılamak için “vicdan mahkemesi” kurulması gerektiğini anlatırcasına…

Kar geliyor!
Gökdelenlerin ve derme-çatma yapıların, villaların ve gecekonduların hepsini beyaza boyayacak doğa, o mucize bembeyaz güzelliğiyle… İnsanlar üşüyecekler belki. Haksızlıklar karşısında, başkalarına yapılan zulümler karşısında, yapılan soygunlar, atılan nutuklar ve hergün sürüsüyle söylenen türlü türlü yalanlar karşısında hiç bir zaman üşümedikleri kadar üşüyecekler belki de. Doğa kendi dilinden anlatacak bunu.

Asfaltla şosenin, mercedes ile kamyonun, villa ile gecekondunun birbirinden farkı kalmayacak. Bir tek zengin ile yoksulun farkı apaçık ortaya çıkacak. Kar beyazı, tüm renkleri yenip eşitliği hatırlatacak o bembeyaz dingin sesiyle. Bembeyaz huzurlu soluğuyla barışı hatırlatacak… Siyasetin neleri asla yapmadığını, yapamadığını bu kez kar anlatacak…

Kar geliyor!
Ama Güneş acımasızdır. 
Güneşli günler de gelecek.
Eritir bu karları birgün.
Peki ne olacak kar gidince?

Nehir olup da akıp gidecek uzak denizlere. Belki okyanusa kavuşan denizlere kadar… Toprak da aylardır özlemle beklediği, hasret kaldığı suyla kavuşacak. Yine de doyamayacak sevdalısı olduğu suya belki.

Ama doğa güneşi devreye sokup da bu bembeyaz örtüsünü geri çekince, bizi kendi gerçeğimizle çırılçıplak bırakacak orta yerde. Perişanlığımızla, yoksulluğumuzla, cehaletimizle, yalanlarımızla, soygunlarımızla, eşitsizliklerimizle, sömürenler ve sömürülenlerimizle, zalimlerimiz ve mazlumlarımızla, ahlaksız savaşlarımız ve namussuz siyasetimizle bizi yüzyüze bırakacak…

Öyleyse biz bahara hazır olalım en iyisi.
Kendi baharımıza.
Ya gök maviliğinde… Ya bahar yeşilliğinde... Ya kar beyazlığında…

16 Aralık 2002


Yorumlar - Yorum Yaz